Papa hakkında bilmedikleriniz varsa doğru yerdesiniz. Aklınıza takılan bir konu olursa yorumlara yazınız diyor ve başlıyorum.
Vatikan’ın bütün Katolikler için yeri tartışmasız çok önemlidir. 1929’dan bu yana bağımsız bir devlet olup devlet başkanı papadır.
Vatikan Devleti’nin yerleşik nüfusu 600 kişidir. Sürekli konuk sayılan kişilerle birlikte 1014 oluyormuş. Gündüz nüfusu ise 3600 lere çıkıyormuş. Bunlar Vatikan’da görev yapan işçiler ve memurlarmış. Neredeyse hiç kadın yok denilebilir. Birkaç tane kadın var onlarda çalışanların eşleri, kız çocukları filan. Haa bir de Vatikan doğumlu kimse yoktur. Netice itibariyle aslında burada yaşayanların tamamı hizmetli.
Burada yaşayan ya da görev icabı olanların bizzat Papa tarafından verilmiş pasaportları vardır. Ancak her çalışanın değil elbet kardinal, papaz gibi olanların. Bu pasaport bizzat Papa tarafından verilir. Verdikleri kişinin hangi milletten, hangi ırktan olduğunun da bir önemi yok Papa isterse verir o kadar, isterse de sorgusuz iptal edermiş. Avantajları neler derseniz de, Vatikan vatandaşları sınırda vize alarak ya da vizesiz 134 ülkeye seyahat edebiliyorlar. Vize deyince nasıl bi irkildim. Aklıma yaşadığımız çileli bekleyişler, döktüğümüz paralar geldi, neyseee…
Aslında Papalar hakkında çok anlatmak istediğim şey var da insan tırsmıyor değil.
Papa olmak kolay iş değil bi kere. Papaz olacaksın, kardinal olana kadar arada bi dünya ünvanı elde edeceksin. Kardinal oldun Vatikan’a gittin adaylar arasından seçileceksin filan uzun iş. (yazının devamında papa nasıl seçilir anlatacağım)
Papalık makamının maalesef geçmişleri biraaaz, nasıl desem; karanlık! Mesela yakın tarihlerden örnek vermek gerekirse; Vatikan’ ın 2. Dünya Savaşında müthiş bir istihbarat ağı varmış. Vatikan’ın içinden çeşitli ulusların –başta Fransa, Polonya ve Almanya– istihbarat örgütleriyle birlikte çalışan Kardinalleri olmuş. Bunlardan bazıları da daha sonra Papa olmuş, şaşırdık mı, hayır tabii ki.
Bu en basit örneklerden sadece biri. Vatikan araştırmacılarının söylediklerine göre az kirli işler dönmüyor orada. Ah para, iktidar hırsı ahh… Bu konuya da geleceğim de önce şu Papayı seçelim olsun bitsin.
Vatikan’da yeni bir papaya ihtiyaç duyulduğunda Katolik dünyası için bu dünyanın en önemli olayı haline geliyor.
Yeni papanın kardinaller tarafından seçilmesi yani konklav geleneği, 1268 yılına uzanıyor. Kardinallerin iki yıl boyunca bir papa seçememeleri üzerine, Romalılar, yetti canımıza deyip kardinalleri odaya kilitlemişler. O gün bugündür de böyle seçiliyorlar. Ciddi ciddi kilit altında tutuluyorlar. Adamlar birbirlerine güvenmiyor kısacası.
…
Kardinaller kurulu, yeni papayı seçene kadar gazete okuyamıyor, televizyon izleyemiyor, telefonla konuşamıyor, internete filan hiç giremiyor. Kuralı bozacak biri çıkarsa aforoz ediliyor. Kardinaller seçimin yapıldığı yer ise Sistina Şapeli’nde (2005 yılına kadar) oluşturulan küçük hücrelerdeki sert yerlerde yatıyorlarmış. Papa Jean Paul buna son vermiş ve arka tarafa 5 katlı, 130 odalı bir otel yaptırmış.
Gelelim seçime, oylar küçük bir kağıda yazılıyor ve her oy seansından sonra yakılarak imha ediliyor. Eğer oyların üçte ikisini alıp çoğunlukla biri seçilirse sobadan beyaz duman çıkıyor, çanlar çalınıyor. Yok eğer karar birliğine varılmazsa da siyah duman çıkıyor. Haydiii sil baştan seçime gidiliyor.
Son Papa olan Franciscus seçiminde ise (2013) bir kardinal hastaymış biri de sübyancılık skandalı dolayısıyla kurulda yer almamış. Evet sübyancılık dedim, şaşırmayın, okumaya devam. Bu son ve halhazırdaki Papa 734 yılından bu yana Avrupa dışından seçilen ikinci Papa. Kendisi Arjantinli ve görünüşe göre sevimli de. Ama yine de bilinmez hayat bu Papa’ya bile güvenmeyeceksin.
Ben bu papayı sevdim aslında neden sevdiğime gelince de Netflix’te “ The two popes” adındaki film yüzünden. Başrolde Antony Hopkins’in yer aldığı bu film Papa Benedict ve Franciscus’un gerçek hikayesi. Filmi şiddetle tavsiye ederim.
Diyelim Papa seçildiniz öyle de kolay değil bu işler sevgili okuyucu. Onlar da insan ve bir yerde canlarına tak ediveriyor. Onlara da birileri baskı yapıyor. En çok da çalışma arkadaşları yani kardinaller. Hatta bir yerde okuduğum cümle beni ürkütmüştü “Bugüne kadar gelip geçmiş 263 Papadan kaçının eceliyle, kaçının cinayete kurban giderek öldüğü belli değildir.” Akşam Papa olarak yatıyorsun sabah hoop yatağında taş kesilmiş cesedini buluyorlar.
Aklıma bir film daha geldi “ We have a pope” Bu film Papalığın ciddiyetinin tersine komedi bir film. Hem fikir edinmek hem gülerek zaman geçirmek isteyenler için öneririm.
Papa ile olur ya karşılaşırsınız diye size bir bilgi vereyim, tüyo mahiyetinde bu iyiliğimi de köye gidince anlatırsınız.
Efenimmmm, Papa’nın üç farklı sıfatı varmış. Bu sıfatları onunla konuşurken ya da yazışmalarda kullanma zorunluluğu varmış. İlki Supreme Pontiff, ikincisi Roma Başpiskoposu, üçüncüsü ise Holy Father (Kutsal Peder) imiş.
Faaakattt başka bir dine mensup birileri konuşacak veya yazışacak ise Papa’ya hitap ederken bu üçünü de kullanamazlarmış. Örneğin Müslüman bir devlet adamı Papa’ya “His Holliness” veya “Your Holliness” demek zorundaymış. Yani, Kutsal sayılan kişi olarak çevirebiliriz bunu. Benzer şekilde büyükelçi Kardinallere “Ekselans” diğer Kardinallere de “Monsenyör” denilmiş.
Bu hitaplar çok önemli. Bunların ne zaman, kime, nasıl kullanılacakları bilinmeden Vatikan mensuplarıyla görüşme yapılamazmış. Çok memnun oldum hiç gidip biriyle konuşasım yok zaten. Ben aklımda tutamam ki bütün bunları, hiç almayayım şu an bile unuttum gitti.
İşte geldik zurnanın zırt dediği yere. Bu paranın kaynağı neymiş öğrenelim beraberce.
Vatikan’ın doğrudan ya da dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200’den fazla gazete ve dergi vardır. Ama sanılmasın ki dünyanın en zengin devleti servetini buralara aldığı reklamdan sağlıyor. Elbette ki hayır!
Ülkenin bütçesi; katoliklerden kesilen kilise vergisi, aidatlar, bağışlar, şirket gelirlerinden oluşuyor. Meğer Vatikan, dünyanın önde gelen bir çok şirketin de hissedarıymış. Çeşitli ülkelerde sayısız gayrimenkulü varmış. Ayrıca hisse senedi-tahvil-bono gelirleri, bankacılık ve faiz gelirleri hatta bankalara ortaklığı bile varmış. Hatta Vatikan’ ın kendi bankası da var. Bankasının adı karapara aklamaktan Nazi’lerin kanlı altınlarını saklamaya, mafya cinayetlerine karışmaktan, hayali kredilere teminat mektubu vermeye kadar birçok “kirli” işle anılıyor. Bu bankada elde edilen kar her yıl Papa’ya gidiyor. Papa’da el edilen bu parayı ihtiyacı olanlara dağıtıyor. Miktarı mı merak ettiniz? 70-80 milyon Euro. net kar, her yıl!
2008 yılında bankanın irregal işleri ayyuka çıkmış üstelik bu bir Vatikan rahibinin tuttuğu günlükleri kendisinin deşifre etmesi ile açığa çıkmış. Fakat Vatikan bu skandala sessiz kalmış. Tam da bu yeri gelmişken Netflix’teki bir diziyi izlemenizi öneririm. “Suburra” isimli bu dizi +18 olup şiddet ve cinsellik içerir bilginize, fakat konu tam da bu. yani papanın para babaları ile olan sıkıfıkı ilişkileri.
Ayrıca hediyelik eşya satışlarından elde edilen gelirlerle basın yayından elde edilen reklâm gelirleri de var, haklarını yemeyelim. Örneğin İsa’yı, Meryem’i, azizleri veya haç gibi sembollerini satış ve pazarlama malzemesi yapmışlar, ki çok akıllıca bence. 1.2 milyar Katolik onların iki dudağına bakıyorken elbette buraya gelenlere inanç satacaklar. Evet sattıkları şey inanç!
Yani neymiş zavallı inanan insanlar dünyanın dört bir yanında geliyor ve bir tahta haç kolye alınca Papalık müessesesine yardım ettim, onlar da aldı bu paraları Afrika’ya koştu sanıyorlar. Yazıktır günahtır diyeceğim de bütün dinlerde aşağı yukarı durum bundan farksız değil. Din adamları bana sorarsanız en dinsiz kişiler. ( taşa dönmem inşallah )
Yukarıdaki paragraflardan anlaşılacağı üzere Papa’ ların dostu çok amma velakin düşmanları da çok. Onlar yetki ve mevki sahibi olabilir ama bir anda fişlerini çekecek birileri de var. Ehh onlarda insan evladı korkuyorlar demek ki olağanüstü bir korumaya ihtiyaç duyuyorlar. Bu arada sanmayın ki bu son yılların derdi, hiç de değil yüz yıllardır paçalarındaki ateşin farkındalar tam da o sebeple Vatikan koruyucu birliğini kurmuşlar.
Yaklaşık 1000 kişinin yaşadığı bu devleti 110 kişilik İsviçre askerleri korur. İsviçreli Katolik askerler, geleneksel giysileri içinde korumaktadırlar. Bu kıyafetleri de Michelangelo’nun tasarladığı söylenir.
Oldukça dolgun maaş ve prestij sahibi bu askerlerin işi de oldukça zor. Söylenene göre Vatikan’da öğrenilen sırlar öbür dünyada bile açıklanmaz. Vatikan’ın sırlarını açıklayanların nesiller boyunca ailelerinin canları ve malları güvenlikte olmaz. Gördüğünüz, duyduğunuz sizde kalacak. Aman ne var tutarım ağzımı demeyin bir sır ortaya çıksa yedi sülaleniz bitti, şakası yok bunun.
…
Daha çok geçen gün ( Mayıs 2019 ) TV de bir habere denk geldim; Vatikan kendisine İsviçreli askerleri bulmakta zorlanıyormuş. Astronomik rakamlara rağmen aday çıkmıyormuş. İnanın adamları görünce, yahu kaç para alıyorlar ki bu komik kıyafetin içinde put gibi bütün gün dikiliyorlar, demiştim. Açıklanmasa da çok çok çok para alıyorlarmış. işin ucunda para olunca aranan kriterleri veriyorum arkadaşlar aranızda uyan varsa hemen müraacat ediversin. 19 – 25 yaş aralığındaysanız, boyunuz en az 1,75 m ise ve yedi göbek İsviçreliyseniz, üstüne bekarsanız bu iş size göre.
Yolunuz Roma’ya düştüğünde ki bütün yollar Roma’ya çıkar, Vatikan’da beni anarsınız olur mu? Papa’yı görürseniz nasıl hitap edeceğinizi biliyorsunuz artık değil mi:)
Yeni yazılarımdan haberdar olmak ve daha fazla fotoğraf, video için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın!
Buraya kadar okuduk bilgilendik şimdi de gidip görelim bakalım neler var Vatikan’da derseniz diğer yazılarımın linklerini bıraktım.
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.