Sibiu, Romanya’ nın çok güzel ve kesinlikle uğranması gereken orta çağ kentlerinden. Galiba ben Romanya’da en çok bu şehri sevdim. Zaten Forbes Avrupa’nın en huzurlu 8. Şehri seçmiş. 2017 yılında Avrupa’ nın kültür başkenti olmayı haketmiş.
Sibiu’da yapılacak çok şey olduğu için, tarihi şehirde iki gün kalmak isteyebilirsiniz. Ama bir gün de yeter. Çoğu turist Braşov veya Sighişoara’dan günübirlik bir gezi ile geliyor kalmıyor bile, bu da mümkündür. Biz sabah çok erken geldik bir gece kaldık ve ertesi gün şehirden ayrıldık. Şehri gezmek için yeterli süreydi gecesini de yaşamak hoş oldu doğrusu.
Romanya’nın en popüler Noel pazarı Sibiu’da kuruluyormuş. Kasım ortasından Ocak ayının ilk haftasına kadar.
Sibiu’nun kısa tarihi
13. yüzyılda Saksonlar tarafından inşa edilen bir kale var. Bu kale 1241’de Tatarlar tarafından yıkılmış ve 14. yüzyılda yeniden inşa edilmiş. Üst şehrin etrafına inşa edilen devasa tuğla duvarlar ise 15. ve 16. yüzyıllarda birçok Türk saldırılarını püskürtmesiyle ünlü.
Sibiu, 19 loncaya sahip olan zanaat ve kültür merkeziymiş. Zaten halen sanki daha kültürlü bir şehir havası var. Transilvanya’daki Alman topluluklarının önemli bir merkezi olmasından kaynaklanıyor olsa gerek.
1541’de Transilvanya ise özerk bir Türk devleti olmuş. Ancak Türkler daha sonra Macaristan’dan çekildikçe Avusturya Transilvanya’yı geri almış ve Sibiu Transilvanya’nın başkenti olmuş. 1918 yılında Transilvanya’nın geri kalanıyla birlikte şehir de Romanya’ya bırakılmış.
Şehrin alameti farikası ise gözleri.. O yüzden yazıya onlardan bahsederek başlamak gerekiyor.
Sibiu’daki evlerin çatılarındaki benzersiz mimari özellikleri nedeniyle ” Gözlerin Şehri ” olarak bilinir. Şehrin gözü olur mu demeyin vallahi de oluyor. Mola verip oturayım dediğinizde binaların tepesinden birileri sizi gözetleyecek. Tabii ki kimsenin gözetlediği yok ama sanki o kısık gözlü çatılar nereye giderseniz peşinizde gibi. Çok tatlılar ama dikkatli ve uzun bakınca bir ürperti de gelmiyor değil.
Aslında bu ikonik gözler, et, peynir ve diğer yiyecek türlerinin saklandığı tavan arasını havalandırmak için kullanılan çatı pencereleridir. Bizim kaldığımız orta çağ evinin çatıları da öyleydi. (yazının sonunda evin adı adresi var.) O kadar tatlı bakıyorlar ki şişşt fıstık naber, diyecek gibiler ama dediğim gibi bazen de birine mi benzettiniz, der gibi bitirim haller.
Neyse biz şimdi gezmeye başlayalım çünkü görülecek bir sürü yerimiz var.
Sibiu alt ve üst olarak iki bölüme ayrılıyor. Bu iki bölümü birbirine Pasajul Scarilor bağlıyor. Bu geçidin ucunda da Romanya’nın en eski restoranlarından Butoiul de Aur bulunuyor. Şehir çok küçük olduğu için yürüyerek geziliyor. Fakat görülecek birçok tarihi yapı var. Gezilecek yerlerin neredeyse tamamı üst bölgede yer alıyor.
Şehri bu büyük şehir meydanını gezmekle başlamak gerekiyor. Zaten bütün yollar da buraya çıkıyor.
Büyük Meydan (Piata Mare) : Burası aynı zamanda tahıl ambarının üstü. Oturaklar aslında havalandırma bacalarının olduğu yerler. Büyük Meydan, yüzyıllar boyunca şehrin canlı tüccar faaliyetlerine ve hatta halka açık infazlara sessizce tanıklık etmiş. Eski surlu şehrin kalbinde yer alan meydan, UNESCO tarafından mimari anıt olarak belirlenmiş. Meydanın çevresindeki binaları aşağıda sıralayınca haksız olmadıklarını anlayacağız.
Biserica Romano-Catolică Sfânta Treime (Kutsal Üçlü Roma Katolik Kilisesi) : Transilvanya’daki en önemli Barok kiliselerden biri. Şahane bir mimarisi var. 1726 ve 1738 yılları arasında inşa edildiği biliniyor.
Muzeul Național Brukenthal (Brukenthal Ulusal Müzesi) : 1817’de açılan müze kompleksi, Sibiu’nun dört bir yanına dağılmış altı müzeden oluşuyor. 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar 1.200’den fazla Avrupa sanat eseri burada sergileniyormuş. Biz gezmedik. Giriş ücreti 57 lei ( 420 TL )olunca insan o paraya Louevre müzesine girerim diyor.
Müze resmen 1817 yılında açılmış olsa da, sanat galerileri 27 yıl önce (1790), yani Paris’teki Louvre Müzesi’nin açılışından üç yıl önce ziyaretçilerini ağırlamıştı.
Turnul Sfatului (Konsey Kulesi) : 13. yüzyılda inşa edilmiş ve başlangıçta surlu şehrin giriş kapısı olarak kullanılmış. Konsey Kulesi yüzyıllar boyunca tahıl ambarı, yangın gözetleme kulesi, geçici hapishane ve hatta botanik müzesi olarak hizmet vermiştir. 141 basamağı tırmandığınızda şehrin her tarafına bakan dört pencereli kapalı bir izleme platformu var. Çıktık çok sevdik bütün şehri görmek harikaydı.
Giriş ücreti ve s aatleri : 2 lei ve 10.00- 20.00 arasında
Sibiu Belediye Binası : Art Nouveau unsurlarına sahip görkemli bir bina. Sibiu Turist Bilgi Merkezi binanın bir parçasıdır.
Hecht Evi, tarihi ve mimari bir anıt niteliğinde bir binadır. Artık bunu bilgiyi de ne yaparsanız yapın bilgisi geliyor, hazır mısınız? Binayı Romenler açısından önemli kılan şu bilgi; Sakson etnik kökeninin yüce lideri Hecht’ e aittir. Transilvanya’da Türk işgalcilere karşı savaşlar kazandı.
Büyük Meydan’ı gezdik şöyle bir bakındık o zaman diğer meydana gidelim. Konsey Kulesi’nin kemerlerinin altındaki iki tünel göreceksiniz. Birinden yürüyerek Küçük Meydan’a ulaşırsınız. Bu ikinci meydan, kasabanın en prestijli usta zanaatkarlarına ev sahipliği yapıyormuş zamanında. Meydanı sıra sıra kemerli evler çevrelemiş. Günümüzde meydanda küçük dükkanlar, kafeler ve işletmeler sıralanıyor.
Muzeul de Farmacie (Eczacılık Tarihi Müzesi) : Burası 1494’te Sibiu’nun ilk eczanesiymiş. Günümüzde bir pansiyona ve 6.000’den fazla eski homeopatik ve eczacılık aleti, laboratuvar gereçleri, belgeler vb.’nin sergilendiği bir müzeye ev sahipliği yapıyor.
Giriş ücreti 10 lei
1797 yılında Samuel von Hahnemann, Sibiu’da dünyanın ilk homeopatik laboratuvarını açtı.
Podul Minciunilor (Yalanların Köprüsü): Liars Köprüsü eskiden tahtaymış. Şimdi demir ve neo-gotik tarzda süslemeleri var. 1859’da Fredericus Hutte tarafından inşa edilen bu köprü Romanya’daki ilk dökme demir köprüdür. bu köprüyü bu kadar özel kılan şey, etrafındaki mitler ve hikayeler.
Efsaneye göre, Yalanlar Köprüsü’nde durup bir şey hakkında yalan söylerseniz çökecektir. Eskiden, tüccarlar müşterilerini aldatmaya çalıştıklarında, yakalananlar köprüden atılırmış. Toy aşıklar da yalan söylerse sevgilileri burada yemin etmesini istermiş.
Tüm efsanelere rağmen, köprünün şu anki ismi bir çeviri hatasından kaynaklanıyormuş meğer.
Köprüye başlangıçta Almanca’da yalancı köprü (destekleyici sütunlar olmadan inşa edilmiş) anlamına gelen Liegenbrücke adı verilmiştir ve bu da “yalanlar köprüsü” anlamına gelen Lügenbrücke’ye çok benzemektedir.
Bu efsaneler doğru olsun ya da olmasın, Yalan Köprüsü görülmeye değer.
Casa Artelor (Sanat Evi – Kasaplar Loncası Salonu) : Transilvanya’daki en eski lonca eviydi. Günümüzde mekan çağdaş sanat ve farklı kültürel etkinlikler için sergiler için kullanılıyor.
Casa Luxemburg: Otel olarak yenilenmiş eski bir ev.
Casa Hermes : Franz Binder Müzesi’ne ev sahipliği yapan evin cephesi bir şatoya benziyor.
Eczaneyi gördük köprüden doğruları söyleyerek karşıya geçtik o zaman köprüyü yapan abimizin adı verilen bir diğer meydana geçebiliriz.
Piața Huet (Huet Meydanı), Evanjelist Katedrali’nin (Biserica Evangelica)
hakim olduğu gotik binaların bir karışımına ev sahipliği yapıyor. Beş sivri kuleye sahip bu etkileyici yapı, 1520 yılında yapılmış yani oldukça eski. Çatısının yapılışı olağanüstü mimari yapıların anlatıldığı bir belgeselde yer almıştı. Bir gün gidersem diye adını not almıştım. Gerçi aşağıdan çatı pek görünmese de bunun gerçekleşmesi güzel bir andı benim için. Giriş paralıydı kulesine de çıkılıyormuş ama o da ekstra paraydı. En güzel yanı etrafındaki evlerdi.
Pasajul Scarilor(Merdiven Geçidi), 13.yy.dan kalma, ikiz merdivenleri ve kemerleri olan mimari bir şaheser olan Basamaklar Geçidi, Yukarı Şehri Aşağı Şehir’e bağlıyor. Geçidin bir ucunda şehrin en eski binası var. Şu anda Romanya’nın en eski restoranı olan Altın Fıçı’ya (Butoiul de Aur) ev sahipliği yapmıyor. Girdik ama pek de bir numarası yok.
Buradan aşağı yürüyünce Strada Turnului’yi takip edince taa Sibiu ürün pazarı
Piata Cibin‘ e ulaşırsınız.
Piața Cibin’e (Cibin Pazarı) : Taze ürünler, et, peynir ve yerel spesiyaliteler satan bir yerel pazar. Yerlilerin sık sık gittiği bir pazar olduğu için fiyatlar oldukça makulmüş de bizim orda işimiz olmadığından gitmedik. Yine de meraklısı olabilir diye ekledim. Biz haritada buraları gezerken bir Türk lokantasına denk geldik. Sağ olsunlar çay ikram ettiler. Hem otel hem restoran adı da Konak Restoran.
Burada verilen çay molasından sonra yine aynen geldiğimiz yolu yürüdük bu kez bir başka merdivenden Casa Calfelor kalfalar evine çıktık. Bu merdivenlerin üstünde de Turnul Scalior vardı. Burası bence Sibiu’daki en cici yerdi. Merdivenlerin hemen üst kısmında oldukça ilginç bir bina vardı.
Casa Calfelor’un önündeki Stapul Calfelor : 21. yüzyılda birçok kalfa, marangozluk, kuyumculuk, taş işçiliği vb. gibi çeşitli meslekleri öğrenmek ve öğretmek için Sibiu’ya seyahat ediyormuş. 14. ve 16. yüzyıllar arasında farklı zanaatların geliştirildiği bir yer olan Casa Calfelor’da (Kalfa Evi) buluşurlarmış.
Bu kalfa kelimesi de bence Türkçeden geçme de hadi ses etmeyelim Romence sanmaya devam etsinler.
Buraya gelen kalfalar Sibiu’dan ayrıldıklarında, Stalpul Calfelor (Kalfa Sütunu) adı verilen bir ağaç kütüğüne madeni para, bira kapağı veya metalden yapılmış kişisel bir eşya bırakırlarmış. Bu, onlara yaklaşan seyahatlerinde şans dilemek için bir gelenek olmuş. Bir nevi diplomasını alan kepi atarken fotoğrafını instagramda paylaşanlar gibi bir şey.
Turnul Scarii Aurarilor (Kuyumcu Merdiven Kulesi) (Goldsmith’s Stairway Tower), Aşağı Şehir’deki Piața Mică ile Piața Aurarilor arasında dar bir merdiven bulunan mazgallı duvardaki bir kuledir. Bu civardaki sokaklar çok tatlı aklınızda olsun.
Strada Nicolae Balcescu, Piața Mare (Büyük Meydan ) ve Piața Unirii arasında bir yaya caddesi. Sadece yayalara açık olan bu caddede 19. yüzyıldan kalma birçok eski bina var. Birçoğu Barok tarzında veya eklektik mimari tarzda. Strada Nicolae Balcescu’da yürürken giyim, ayakkabı, mücevher ve deri eşya dükkanı var. İnsanlar sakin sakin bir ileri bir geri gidiyorlar. Çok rahatlatıcıydı doğrusu.
Bu caddenin sonuna kadar yani Piata Unirii’ ye kadar gidiniz. Sonra Parcul Cetatii karşınıza çıkacak. Hoop ordan tam dönüşle Sibiu surlarının dibinden yine Büyük meydana yöneleceksiniz.
Sibiu surları Parcul Cetatii, Sibiu’da 39 savunma kulesi, dört kapı ve beş topçu bataryası varmış. Bugün Parcul Cetații’de ( Kale Parkı ) sadece iki sıra duvar ve dört kule görülebiliyor.
Turnul Archebuzierilor(Harquebusierilor Kulesi), Turnul Olarilor (Potters Kulesi) , (Marangozlar Kulesi) Turnul Dulgherilor ve Turnul Fierarilor (Kalaycılar Kulesi)
Turnurile Cetatii adında küçük bir ziyaretçi merkezi de var. 2 lei verip girebilirsiniz. Kulelerin tarihini anlatıyorlar sanırım ve sur duvarının dış koridorunda yürüyenebiliyor.
Holy Trinity Cathedral – Kutsal Üçlü Katedrali – Romanya’nın ikinci büyük Ortodoks kilisesi. İstanbul’daki Ayasofya kilisenin tasarımına ilham verdiği söyleniyor. Alakası olmadığını düşünsem de uçan kuşun kanadını kırmayalım varsınlar öyle zannetsinler. Zaten kilisenin her yerinde Transilvanya kilise mimarisinin ve Barok unsurlarının izleri var. Ayin saatine denk geldik ve içi gerçekten mükemmeldi herkes duasını ediyordu. Sakince oturup ibadet edenleri izledik.
Sibiu gezi yazısı burada sona eriyor ama inanın yazarken tekrar gitmiş gibi oldum ve yine yüzümde bir gülümseme oluştu. Bu şehir beni mutlu etmiş demek. Her yer için aynı duyguları hissetmiyorum. Romanya benim 47. ülkem oldu bakmıştım 700′ ün üstündeydi. Sibiu en sevdiğim ilk 50 içine girdi, seni kerata çaldın kalbimi:)
Bunda kaldığımız yerin de etkisi olabilir. Yukarıda bahsettiğim Büyük Meydandaydı ve aşırı temizdi. Hepsinden önemlisi tarihi bir yapıydı, eski avluya bakan odada kalmak bize iyi geldi. Belki sizin de ihtiyacınız olur diye adını ve telefon numarasını yazayım. +40771012315 Casa Lucretta
Bu yazıda adı geçen her yeri işaretlediğim haritanın linkini de şuraya bırakıyorum.
Umarım yazı hoşunuza gitmiştir, herkese sevgilerimi sunuyorum.
Yeni yazılarımdan haberdar olmak ve daha fazla fotoğraf, video için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın!
Bükreş için şuraya
Braşov için şuraya
Sighişoara için şuraya
Romanya’ ya gezisi öncesinde bilmeniz gerekenler için şuraya
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.
2 Comments
Çok gitmek istediğim bir yer ve bu yazı çok işime yarayacak emeğine sağlık
çok çok teşekküğr ederim.