Kudüs’te gezilecek yerler çok olunca iyi bir plan yapılamalıdır. Gezilecek yerler eski şehir kısmındadır. Bence şehri gezmeye Kudüs ‘e tepeden bakan Zeytin Dağından başlanmalıdır.
Zeytindağına çıkış panoramik şehre bakıp Yahudi mezarları arasından aşağıya inilebililir. Gethsemane bahçelerine Tüm halklar Kilisesine, Meryem kilisesine, açık ise Rus ortodoks kilisesine girilebilir. Yürüyerek aslanlı kapıdan eski Kudüs’e giriş şeklinde bir plan idealdir.
Şimdi tek tek bu saydığım yerler hakkında bilgiler vereyim.
Burası eski Kudüs’e tepeden bakabileceğiniz seyir noktası. Fakat her inanç
için çok önemli olduğundan burası da paylaşılamıyor. Adım başı bir kilise, cami, türbe, mezar var. Bölge genelinde Filistinli aileler oturuyor. Kudüs’ün diğer yerleşim yerlerine göre geri kalmışlık ve varoş bir görüntü hakim. Yine de bana güvenilir ve sevimli geldi. Hiç bir sıkıntı yaşamadık. Benim kaldığım otelde bu tepede idi ve çok şanslıydık ki altın gibi parlayan Kubbet-üs Sahra ‘ya bakıyordu.
Dağın en eski hikayesi ise Nuh’a kadar dayanıyor. Nuh gemisi ile kurtulduğunda suların çekilip çekilmediğini anlamak için bir güvercin uçurmuş. Güvercin günler sonra ağzında bir zeytin dalı ile geri dönmüş. Güvercinin zeytin dalını işte bu tepeden getirdiği düşünülüyor. Bugün halen ağzında zeytin dalı taşıyan güvercinin barış sembolize etmesinin sebebi budur .
Bir gün bekledikleri mesih gelecek ve Zeytin dağı’na inecektir. Burdan karşıya geçecek. Altın Kapı’dan içeri girerek Kutsal Kaya’nın üzerindeki tahtına oturacak ve Yahudilerin cennetinin krallığı başlayacaktır.
Peşinden de dağ ile mabed arasındaki köprüden ilk dirilen Yahudiler gidecektir. Buradaki kimi mezarların 3000 yıllık olduğu söylenmekte. Şimdilerde 150 bini aşkın mezar var ve milyon dolarlara satılan mezar yerleri varmış. İşin garibi ise dağ bir eteği Yahudi mezarları hemen altı Hristiyan mezarları, surlarının dibi ise Osmanlı zamanından kalan müslüman mezarlarıdır.
Bu mezarların yanındaki şehrin en önemli kapısı olan Altın Kapı vardır. Fakat ördürülmüş olmasına Yahudiler fena bozuklarmış. Müslümanların mesih geldiğinde geçemesinler diye ördüklerini düşünüyorlarmış.
Yahudi mezarlarının arasından aşağıya inilince ise olay tamamen Hristiyanların tarafına geçiyor.
Hz.İsa’ya peygamberliğin burda geldiğini, çarmıha gerilmeden önce bu tepe civarında yakalandığını düşündüklerinden burası çok önemli. İnanışa göre dağın hemen altındaki Gethsemane Bahçesinede son gecesini geçirmiş ve burada çarmıha gerilmiştir. Hatta burda şimdilerde Hristiyanlarca kutsal sayılan 2000 yıllık zeytin ağacı vardır. Dalından tek bir yaprak bile koparılması yasaktır.
Gethsemane bahçelerinde bulunan Tüm Halklar Kilisesi “Church of all nations ” çok önemli kilisedir. Hz.İsa nın ayak bastığı bir kaya da burada görülebilir.
Ayrıca Gethsemane bahçelerine yakınında HZ.İsa’nın annesi Meryem dahil dedeleri ve yakınlarının mezarlarının içinde bulunduğu bir kilise vardır. “Tomb of Virgin Mary ” gezilip görülmelidir.
Hemen arkasında ise Saint Mary Magdelena kilisesi 5 altın soğan kubbesiyle bulunur.
Şehirler vardır yaşarlar, eskirler ve ölürler…
Şehirler vardır bir ruh taşırlar, canlıdır. Diğer şehirlere benzemezler. Çünkü onlar size seslenip konuşacak gibidirler. İstanbul’da böyledir Kudüs de.
Aslanlı kapıdan girdikten sonra artık siz bu yüzyılda değilsiniz. Artık baktığınız her taş kutsaldır. Her yerden başka sesler gelir. Ezan, çan, Yahudi duaları ile şehir tılsımıyla kişiyi kendine çeker…
Otelimizden parıldayan kubbesi ile Kubbet-üs Sahra ya ilk bakış anım çok heyecanlıydı. Altın renkli kubbesi olan Kubbetü’s Sahra şehir surlarının içinde ve etrafı bir takım medreselerle çevrili. Şimdilerde bir kaçı ev olarak kullanılıyormuş. Şehre Aslanlı Kapıdan girerseniz aynı zamanda Hz.İsa nın çile yolu denilen Via Dolarosa ‘ya da gitmiş olacaksınız . Konu ile ilgili detaylı Kudüs’ te gezilecek yerler yazımda okuyabilirsiniz.
Aslanlı kapıdan girdikten sonra sola dönünce kalabalığı takip ederseniz kolayca Hıtta Kapısına varırsınız. Bu kapıdan Mescid-i Aksa ya girebilirsiniz.
Mescid-i Aksa ‘ya toplam 9 kapıdan girilebilir. Silsile ( Zincir ) kapısı ve Pamukçular, Hıtta ve Sıbt Kapıları en geniş ve en çok kullanılan kapılardır.
Kapıdan benim ilk girişim sabah namazı vaktine denk geldi. Sabahın sessizliğinde dev Aslanlı Kapıdan girip tenha sokaklarda yürüyerek kutsal adledilen mekana girdik. Normal yaşamımda ben başımı örtmediğimden kadınların başını örtüp, pantolon yerine etek giymeleri gerektiği konusunda uyarılmıştım. Hıtta kapısına vardığımızda ellerinde kocaman silahlarıyla İsrail askerini bizi süzer vaziyette bulduk. Kadınlı erkekli asker grubu gözünün tutmadığını çevirip çantasını kontrol edip, kimlik sorup hatta bazen müslüman olduğunu ispatlamasını istiyor. Bu askerlerden hemen sonra Ürdün askerleri var. Güvenliği içerde sağlayan yine müslüman askerlermiş. ( Bu kontrol sistemi 1995 de radikal bir Yahudinin Aksa camisinde kundaklama olayı yaşatmasından sonra alınan güvenlik önlemiymiş. )
İçeriye sadece müslümanlar alınıyor yanılgısı oluşturulsa da işin aslı şudur ; gayrimüslim kişiler günün belli saatlerinde ağlama duvarı tarafından bir kaç saatliğine girebiliyorlar. Kadınların başlarını örtme zorunluluğu onlar için de var. Fakat onlar Kubbet’üs Sahra ve Aksa camisi içlerine giremiyor sadece bahçede gezebiliyorlar.
Şüphesi Kudüs’te gezilecek yerlerin başında geliyor. Kubbet-üs Sahra zaten kaya kubbesi demektir ve içinde sadece bir kaya vardır. Bir cami değildir ama içinde girip namaz kılınabilecek şekilde halı döşelidir. Tertemiz ve düzenli olduğu gibi iç yapısı harikadır. Cuma namazlarında kadınlara tahsis edilmesine açıkcası ben çok sevindim.
Buradaki taşta Yahudilere göre Hz.İbrahim’ in oğlu İshak ‘ı burada kurban etmek üzereyken koç gelmesi hadisesi yaşanmış. İslam ise bu olayın aynısının Mekke ‘de İsmail’i kurban etmesi şeklinde anlatır.
Nuh’un gemisinin bu taş üzerinde durduğu söylenir.
Bence bu yapıdan etkilenmek için çok dindar olmak gerekmiyor. Merdivenlerden çıkarken berrak gökyüzünün altında güneş gibi parıldayan Kubbet’üs Sahra karşınızda öyle güzel duruyor ki.
Kudüs’ün İslamiyet için önemi işte bu duvardır. Hz.Muhammed ‘in Miraç hadisesinin yaşandığı Allah ile görüştüğü, namazın farz kılındığı o gecenin yaşandığı yer olarak bilinir.
Adı peygamberi Mekke’deki evinden alıp saniyeler içinde buraya Kudüs’e getirdiği “Burak “isimli binekten gelir. İnsanlar kalabalık bir sıra oluşturup gün içerisinde duvarı ve Burağın bağlandığı halkayı görmek için giderler. Burak duvarı tam Yahudilerin batı duvarının arkasında denk gelir. Duvarı ve halkayı görmek orda iki rekat namaz kılmak için bir kaç merdiven inmeniz gerekmektedir. Ben sadece yukarıdan bakmakla yetindim. Bu arada kadın erkek herkesin inmesine izin veriliyor.
Cami çok güzel bir mimari yapıya sahiptir ancak onu önemli yapan bulunduğu yerdir. Caminin sütunları, süslemeleri kimilerine göre Herod zamanından kalmadır.
Caminin hemen altında Kadim Mescid denilen yer bulunur. Aşağıya inen bir rampa delhizlere, kuyulara ( Yahudilerin ulaşmaya çalıştıkları eski tapınak duvarlarına ) kadar giden tünellere kadar iner. ( üstü kafesli demirler ile kapalıdır )
Mescid-i Aksa içerisinde onlarca medrese binası, şadırvan, açık havada ama gölge altında ibadet yapılması için yapılan kubbeler bulunur. Onarımlardan biri ise Osmanlının parlak mimarlarından Mimar Kemalettin tarafından Aksa camisi revaklarında gerçekleşir.
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.