Karadağ – Bar ilk durak 08.06.2012
Tarih aralığı belli oldu bileti alacağız ama THY tek şansımız çünkü biz Podgorica gidip Sarejevo’dan dönmek istiyoruz. Günü, saatleri incelerken anlıyoruz ki daha ucuz bilet şansımız yok. Bir anda alalım gitsin deyip Şişli’ den Nişantaşı’na yürüyene kadar bileti alıyoruz. 8/6/2012 gidiş 18/6/2012 dönüş 864 tl 6 taksit ( hep bilet kaç para diye soranlara gelsin bu detay )
Oturduk kahve içerken “hadi hayırlısı ama çok çabuk oldu “dedik. Hemen oracıkta gezi planımızı yaptık; sırasıyla Podgorica, Bar, Budva, Kotor, Dubrovnik, Mostar, Sarajevo. Peki sizce öyle olmuş mudur?
Savaşın üstünden henüz yedi yıl geçmişken gittiğimiz Bosna’ya tekrar gitmenin heyecanı şimdiden basmıştı. Aradan yine yedi yıl geçmişti ve nasıl bir değişim olmuştu merak ediyorduk. İlk gidişimizde savaşın etkisi fazlasıyla içimizi acıtmıştı.
Günler geçti ve kendimizi havalimanında uçağımızı bekliyor iken bulduk. 13:00 da kalkan uçağımız 1 sa 45 dk sonra Podgorica’ya indi. Başkent Podgorica hakkında okuduğumuz bilgiler kayda değer bir şey olmadığıydı. Biz de önceden kararlaştırdığımız gibi direkt Bar şehrine gitmeye karar verdik. Küçücük havalimanındaki danışmadan öğrendiğimize göre tren ile gitmek mantıklıydı. Kapının önüne çıkınca taksicilerin hücmuna uğradık. Neyse ki Nermin abla Boşnak olduğu için konuşması bizi kazıklamalarına mani oldu. ( 15 EUR tuttu ) Çok yakında olan istasyona gidince tren saatlerini öğrendik ve Adriatik kıyısındaki Bar şehrinden gezimize başlamaya karar verdik .
en sevdiğim . trenler
…
Bar tren istasyonunda iner inmez acaip bir sıcak hoşgeldin dedi. Hadi buyrun bakalım! Bu Balkanlardan soğuk hava gelirdi bize. Sırtımızdaki çantalar daha ilk dakikalarda ağırlaştı ama biraz ilerideki pastahaneye kendimizi zor attık. Sonrasında hemen şurası çok yakın denilen ama gittikçe uzayan yolu yürüdük. Eninde sonunda yapmamız gereken kalacak yer bulmaktı. Offf bu dakikalar ne zordur!
Öyle derbeder yürürken Türkçe konuştuğumuzu duyan bir bayan seslendi. (sanırım bir diziden bahsetmişti ) Biz de arkamızı dönduk bir baktik ki tam bir otelin önünde duruyoruz. Tamamen tesadüf yani :) banyosu, mutfağı içinde üç kişilik odamıza yerleştik.Tabii ki hemen çantalardan kurtulup civarı gezmeye çıktık. Şirin deniz kenarında bir kasaba. Dağlar ve deniz muazzam bir güzellik sunuyor bu şehre…
Bar da bir gece
Karadağ-Bar
Karşımızdaki İtalya’ nın havası buraya vurmuşcasına güzel bir pizza yedik. Yediğim en güzel pizzalardan biriydi. Bütün Barlıların yaptığı gibi sahil boyunda bir ileri bir geri yürürken az çok şehride tanımış olduk. Bu arada Nermin o şehirde yaşayan amcamı aramalıyım derken amca onu aradı. Anında geldi aldı bizi evine gittik şahane bir Adriatik manzarasında kahveler ve tatlı bir sohpetten sonra ertesi sabah buluşmak üzere ayrıldık.
…
Sabah dokuz ve amcamız kapıdaydı; eski şehre götürücem sizi dedi. Asıl görmeniz gereken yer orası. Haklıydı da araştırmalarımızda oku
Karadağ -Bar ablamla eskişehir kısmında
muştuk. Eski şehir hakikaten eskiymiş. Yüksekte ve yükseğe çıktıkça daha da sıcak oluyor gezmekte zorlaşıyordu. Ama bir yerde kale varsa girilir, burçlara binilir fakat paralıysa kalenin içine girilmez. Biz de öyle yaptık amca boşverin içerde bir şey yok, Japonlar geziyor sadece dedi :)
Şöyle bir bakınıp sur dibinden aşağıya doğru yürüdük sahi kim Karadağ demiş ki bu ülkeye her yer yemyeşil. Şirin sağlı sollu orjinalini bozmadıkları evleri hediyelik eşya dükkanlarına, restoranlara çevirmiş müşteri bekliyen sakin insanlar gördüğümüz kadarıyla. Hatta tam da onlar için söylenildiği gibi aşırı da tembeller.
Yine de etraf tertemiz görünüyor biz de kayıp düşmektense ayakkabıları çıkarıp yalınayak inelim diyoruz. O kadar dik ki kışın ne yapıyor bu insanlar acaba?
Karadağ – Bar eski şehir kısmında cami
Karadağ – Bar’ ın şirin eski şehrinde
eski taş , içinde çeşme
Aşagıya indiğimiz de buz gibi limonata ( gerçek limonata gerçekten çook güzel ) içip amcanın hüzünlü savaş anılarını dinleyip, şehirde halen sessizce yaşanan çekişmelerden bahsediyoruz. Sırp, Boşnak, Arnavut, Karadağlı karışık bir yaşam var bu da sorun demek zaten.
Karadağ – Bar
Bar şehrinde yapılan koca kilisenin üç ayda neredeyse tamamlandığından ama ufacık bir caminin yıllardır kara binadan fazlası olamadığından şikayetçi amcamız. Cami bitse cemaat varmış gibi ama bu bile onlar için güç göstergesi.
Üzücü hikayeler duymaya başladık işte! Hepimizin o an aklından geçen aynıydı; Balkanlara hoşgeldiniz!
Kah güldük kah üzüldük sevgili amcamız planladığımız gibi ikinci gecemizi geçirmek üzere Bar’dan Budva’ya gideceğimiz otobüs için bizi otogara götürdü. Otogar dediğim de 5 otobüsün kalktığı bir yer Biraz eski görünümlü ama yine de sessiz çizelgedeki saatler uyan kendilerince sistemli bir yer. Artık Karadağ’ın bu en önemli liman kentinden ayrılma vakti. Bar şehri 1594 m bir dağın eteğinde bakir sahillere sahip. İtalya’nın Ancona ve Bari şehrine giden feribotlar da burdan kalkıyor. Bar aynı zamanda dağcılık turizmine sahip bir şehir. Ama bizim gördüklerimiz kafi deyip ayrılıyoruz. Yolumuz uzun iyi planla daha çok yer görme şansımız olabilir. Teşekkürlerimizi ettik amcamıza el salladık ve ver
Karadağ- Bar Stari grad
elini Budva deyip yola koyulduk.
not : okuyucunun dikkatine Karadağ’a vize yok ve sınırdan girince sorgu sual de yok.
Podgorica’dan Bar’ a tren 1 saat / kişi başı 2.40 eur
Leonardo apatmant / Makedonski cd üzerinde 3 kişi gecelik 35 eur
Bar’ dan Budva’ ya otobüs 1 kişi 4.5 eur
Diğer yazılarımı okumak isterseniz
Siteme abone olursanız da size yeni yazı yazdığımda mail ile bilgilendirme gelecektir.
Sevgilerimle
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...