Fas’ta büyülü Sahra çölünde bir gece kalmadan dönmemelisiniz, diyenlere öyle hak verdim ki. Meraklısına, Fas’a gitme planı olanlara detaylarını bu yazımda anlatmak istedim.
İsmini Arapçadaki sahara yani büyü kelimesinden alan büyük Sahra çölü dünyanın en büyük sıcak çölü. Sahraçölü Fas, Moritanya, Mali, Cezayir, Libya, Nijerya, Tunus, Çad, Mısır ve Sudan olmak üzere 10 ülkeyi kapsıyor. Sahraçölü Amerika’nın yüzölçümü kadar büyük bir alan kaplayan bir çöl.
Fas’ta bu büyük çöl ile kenarından köşesinden haşır neşir olma şansı var aslına bakarsanız. Öyle kilometrelerce gidip çölün ortasında aç, suzu kalmak gibi bir olay söz konusu değil. Ama tabii ki çıplak ayak kumlara bata çıka yürümek, gece sırtüstü uzanıp gökyüzündeki yıldızları izlemek, develerle yol almak, ağzınızın burnunuzun kum içinde kalması veya çölde olsa da gece ayazında donmak gibi duyguları deneyimleyebilirsiniz.
Ben 2 gece 3 gün olan tur paketini Marakeş’ten alıp bu deneyimi yaşamayı tercih ettim. Sadece ve sadece gece yıldızları izlemek için deneyimlemek istiyordum. Fazlasıyla da muhteşemdi. Gece olunca o sessizlik, kum tepesinin üstündeki o rüzgar, başınızın üstündeki o yıldız şöleni görülmeye yaşanmaya değer!
Etrafımızda ne kadar büyük bir evrenin olduğunu bizim küçücük ve aslında ne kadar değersiz olduğumuzu hissettiğimiz yegane an, binlerce yıldızı izlediğimiz bu anlar aslında.
Kum tepelerine tırmanmanın bu kadar zor olduğunu asla tahmin edemezdim. Şimdi bu yazdığımı ancak yaşamış olanlar anlayacak diğerleri abarttığımı düşünecek. Varsın öyle olsun ama yazın bir kenara kumda tırmanmak dünyanın en zor işlerinden biri.
Şimdi çöl turu ile ilgili merak edilenleri anlatma vakti, buyrunuz.
İster benim gibi sırt çantası ile gezen biri olun, isterseniz tur ile Fas’a gitmiş olun hepimiz yolculuğumuzu genelde izin zamanımıza ve para durumumuza göre ayarlıyoruz. Ben ucuz bilet bulunca Şubat sonunda Fas’a gittim. Ekim’den Nisan hatta Mayıs başına kadar olan aralık gündüz çok sıcak, gece de dondurucu soğuk olmadan vakit geçirilebilecek en ideal dönem deniyor. Kum fırtınaları ise Ocak ayından Mayıs aylarına kadar devam ediyormuş. Ben orada iken kum fırtınasına denk gelmedim. Kuru sıcaklar ise Haziran’dan Eylül’e kadar devam ediyormuş. Aralık- Ocak aylarında da güzel olabilir ama noel tatilinde batılı turistlerin akını ve buna paralel fiyatların da artacağı gözardı edilememeli.
O zaman toparlarsak; Sahraçölü’ ne yaz aylarında giderseniz kavulursunuz, onun dışındaki dönemlerde sıkıntı yok. Biraz da akışına bırakmak gerekir gezmek demek macera demek. Olabilecek en kötü şey nedir? Kum fırtınası mı, aman onu da yaşamış olursunuz nedir yani.
Fas’ta Sahra çölüne gidişin birkaç yöntemi var.
1- Sahraçölü’ne şehirlerarası otobüsler ile gitmek mümkün mü?
Sahraçölü’ne varmak için Marakeş ve Fes şehirlerinden otogarlardan edinebileceğiniz biletler ile Merzaouga şehrine bir şekilde varmalısınız. Şehre varınca illa ki bir gece burada konaklamalı ve sizi çöle götürecek bir firma ile anlaşmalısınız. Bu seçeneği çok araştırıp hiç bir sağlıklı bilgi alamadığım için kafadan elemiştim. Ama yapılmaz mı yapılır neden olmasın? Vakti bol olan tercih edebilir.
2- Sahraçölü’ne araç kiralayarak gidilir mi?
Eğer araç kiralayıp Fas’ı gezerim diyenlerdenseniz;
Sahraçölü ‘ne gitmek için son şehir Merzouga’ ya Marakeş’ ten 562 km, Fes’ten gidecekseniz de 577 km yolunuz var demektir. Her iki noktadan da elbette hiç duraklamadan gidebilirsiniz. Ancak özellikle Marakeş tarafından giderken görmek isteyeceğiniz birçok yer olacağından yolda illa ki konaklama yapmalısınız. Merzouga’ya vardığınızda sizi bir gece çöle götürecek develer, çölde konaklama, akşam yemeği, kahvaltı içeren bir paket geziyi Merzouga’daki firmalardan ayarlayabileceğiniz gibi önceden de internet üzerinden pek ala halledebilirsiniz. Bu şekilde yapan birçok arkadaşım var. Hiç zorluk çekmediler.
3- Sahraçölü’ne Marakeş’ten ya da Fes şehrinden hareketli turlar ile nasıl gidebrsiniz?
Marakeş’te ana meydan olan Jemaa el fnaa’da ve çarşı içinde yüzlerce tur firması var. İşin kötüsü tur satmaya çalışan tur firması olduğunu söyleyenler de var, aman dikkat! Buna paralel telafuz edilen fiyatlarda çok değişken. Benden önce giden bir arkadaşımın uyarısıyla maksimum vereceğimiz tutarın Merzouga 2 gece 3 gün için 80 eur olduğunu belirlemiştim. Buna dayanarak tur satmaya çalışanlarla pazarlık ettim. Sonunda 70 Eur fiyata anlaştık. Zaten bundan daha azına götüreni de duymadık. Tur firması Marakeş’ten alıp çöle götürüp geri getiriyor. Biz ise ordan Fes şehrine gitmek istediğimziden 20 Eur ilave verdik. Firmada bize yardımcı olan kişi İdris Mohuhamd’ ın telefon numarasını şuraya yazayım da dileyen whatsup’tan bilgi edinmek amaçlı yazabilir. Anında dönüş yapar. +212691461897 selamımı söyleyin.
Tur firması ile anlaştıktan sonra sabah erken saatte sizi gelip kaldığınız otelden alıyorlar. Jemaa El Fnaa meydanındaki Mercedes, Mitsubshi, Wolswagen gibi minibüslere turistleri araçlara yerleştiriyorlar. Birbirini hiç tanımayan 18-20 kişi ile 2 gece 3 gün sürecek olan yolculuğa böylece çıkıyorsunuz.
Fas Sahraçölü turunda 1.gün: 2260 mt yükseklikteki Ti’zin Tickha ve Atlas dağlarının muhteşem manzaraları eşliğinde yol alınıyor. Atlas dağlarında sert virajlar, yükselmeye bağlı hava değişimleri yaşıyorsunuz. Bitki örtüsü ve yol kenarındaki yerleşim yerleri bir anda değişmeye başlıyor. İlk gün birinci durak Ait Ben haddou şehri. Sonra Roses vadisi, Varzazat Film stüdyoları ( para verip girmeyin,ben girmedim ) ve geceleme yapılacak bölge olan Dades Vadisine varış şeklinde geçiyor.
Karşısında durup bakınca hımm demek burasıymış dedim ama içine girip gezince ağzım açık kaldı diyebilirim. Şehir mimari açıdan mükemmel ötesi ve bulunduğu yerde çok güzel olunca Hollywood kaçırmamış ve burada onlarca film çekilmiş. Cennetin Krallığı, Indiana Jones, Asterix, Arabistanlı Lawrance, Cleopatra, Mumya, İskender filmleri ilk aklıma gelenler. En meşhuru ise bizim Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan’n kankası Russell Crowe’un oynadığı Gladyatör filmi. Üstelik Game Of Thrones’un 3 sezonunda bazı sahneleri burda çekilince olanlar olmuş. Bu Berberi köyü artık bir turist köyüne dönüşmüş.
Giriş ücreti olarak 40 dirhemi bizi şehride gezdirecek Berberi rehbere ödedik.
Minibüsten iner inmez size başınızı örtmek için örtü satın almanız salık veriliyor. (Aşağıda bahsedeceğim) Ayrıca eski şehri gezerken yanınıza su ve şapka dışında birşey almayın ki rahat gezin dendi. Bunu merdivenleri tırmanmaya başlayınca anlıyorsunuz.
800 yaşındaki kalesine çıkmak zorlayıcı olsa da manzara harikaydı. Labirent sokakları, merdivenli dar koridorları ile dışardan bakınca tek bir binaymış havasında ama içerde 7 farklı yapıdan oluşan dev bir köy burası. Yokluğun ortasında nasıl yaşamışlar yüzyıllardır diye merak ettik. Rehberin anlattığına göre şehrin yanından geçen derenin suyu tuzlu imiş. Bu tuzu satıp para kazanıyorlarmış. Su azalınca tuzda azalmış ve alternatif tuz bulma yollarından sonra köylüler işsiz kalmış. Böylece göç başlamış. Bizim gördüğümüz bu şekli Unesco tarafından korumaya alındıktan sonra özellikle filmler sayesinde bakımlı hali anlayacağınız.
Atlas dağlarından inen sular yeşillikler oluşturunca Kasbah denilen yerleşim yerlerinin kurulmasını sağlamış. Kasbahların sokakları ve evler çok ilginç olsa da asıl olay doğada. O sıcak günde esen rüzgar, bir anda değişen coğrafya insanı şaşırtıyor. Dades vadisinde kalacağımız otele giderken yol üstünde gördüğümüz Maymun parmakları denilen kaya oluşumu ise çok değişikti.
Geceleme yaptığımız otel dağın yamacına kurulmuştu. Odalar şirin ve temizdi. Dekorasyon otantikti ama biraz soğukçaydı. Akşam yemeği bir harikaydı diyebilirim. Klasik tajin, kuskus, çorba gibi şeyler vardı. Kahvaltı ve akşam yemekleri tura dahildi.
Bu otelin en en en harika kısmı ise vadinin sonunda olması ve tamamen sessizliğin içinde olmasıydı. Gece olup hava kararınca terasına çıktığımızda gördüğümüz yıldızları çölde görmedik desem sanırım daha anlaşılır olacaktır. Hayatımda gördüğüm en muhteşem yıldızlı gecelerin dördüncüsüydü. Diğerlerini merak edenler yorumda sorabilirler.
Fas Sahraçölü turunda 2. gün: Toudra geçidi denilen yere gitmekle başlıyor. Tırmanışçıların gözdesi olan bu geçidin dibinde bulunan otel geçtiğimiz yıllarda sırtını dayadığı dağdan bir kaya kopup düşünce artık kapatılmış. Akan suyun ise tadı o kadar güzeldi ki boş şişem olsa doldururdum. Bizim şoförümüz doldurdu. Üstelik su sanılanın aksine sıcacıktı.
Bu vadi ve geçitten sonra artık yüksekten inip çöle yol alma vakti gelmişti. Sağımızda solumuzda devasa boşluklar, çalılıklar, yer yer Berberi köyleri ve başıboş gezen deve sürüleri görmeye başladık. Dümdüz yolda ilerleyerek Merzouga’ya yani asıl Sahraçölü’ nün başladığı kasabaya vardık. Burada bizi çölde geçireceğimiz yere götürecek develere bindik. Yaklaşık bir saat süren deve yolculuğu sonrası çadırlarımızın olduğu yere vardık.
Çöl sıcak mı? Böcek, yılan, akrep var mıydı? Deveye binmek ürkütücü mü? Sahraçölü çocukla gitmeye uygun mu? Gece korkmadınız mı? Tuvalet işini nasıl hallettiniz? Peki ya çölde yemek? Çölde elektrik? Çölde internet? Ne giyelim? Yanımıza ne alalım? Çölde nerede yattınız?
Bütün bu sorulara sırasıyla sevap veriyorum. Aklınıza takılan başka sorularınız olursa lütfen çekinmeden yorumlarda yazınız.
Sahraçölü ‘ nde kalacağımız yere develerle vardığımızda kum tepeciklerinin arasında çadırlarımız hazırdı. Çadır deyince zaten kur topla bir şey değil akıllara gelmesin. Adamlar sistemi kurmuşlar. Çadırlar sabit orada kurulu o gün biz kaldık yarın gece bir başka grup gelip kalacak. Üç tarafında misafirlerin kaldığı çadır bir kenarında akşam yemeği yenilecek bölümden oluşuyordu. Tuvalet ise bunların dışında bir yerdeydi. Çadırlar kalın keçelerden yapılmış ama zemin kum idi. Kumun üstüne bir yer yatağı hazırlanmıştı. Bin yıllık olduğunu tahmin ettiğim battaniyeler, sanırım hiç yıkanmamış yastıklar vardı. O yüzden direkt yatağa girin ve hiçbir şey düşünmeyin.
Çadırımızın kapısı da kalın keçedendi. Çadırın her yanı delik deşik olduğundan gece ayvayı yedik, biz burda donarız desekte nasıl uyuduğumu hiç anımsamıyorum bile. Biz ben, ablam ve biri Alman diğeri Avusturyalı iki kız ile birlikte yattık. Diğer çadırlar 6 yada 8 kişilikte olabiliyormuş. Bir çadırda iki kişilikti. Kısaca kişi sayısı şansınıza göre.
Çölde yemek ise akşam çadırdaydı. Birbirini tanımayan 30 kadar kişi yere kurulan yer sofralarının etrafına toplaştı. Biz Türk olduğumuz için biraz alışkınız ama Avrupalılar bir sağa bir sola yata yata oturdular. Klasik yemekleri tajin vardı. Ama o kadar kişiye azdı doğrusu. İçecek ise parayla satılıyordu. Sofranın ortasına koyulan tek bir tabaktan yenildiğini hatırlatmak isterim.
Sahraçölü ve elektrik sorusuna gelince, belli bir saate kadar elektrik vardı. Yatağımıza çekilirken berberi delikanlılar sırayla bütün çadırların ışıklarını kapadılar. Muhtemelen ki kesin öyledir güç kaynağından sağlandığı için dikkat ediyorlar. Zaten olay orada ışıksız ortamı yaşamak. İnternet ise benim aldığım hat orada çok rahat çekti. Tedirgin olunacak bir durum söz konusu değil.
Sahraçölü’ne giderken ne giyelim sorunsalına gelelim. Bu konu bizimde kafamızı kurcalamıştı. Çünkü normalde Fas sıcak ama çöl daha sıcak, ee gece soğuk ne yapacağız diyorduk. Aslında abartmaya gerek yokmuş üstüste giyinip yatılabiliyormuş. Öyle yanınıza gecelik, pijama filan aklınızdan geçirmeyin bile. Üstünüzdeki kıyafetlere ilave ne bulursanız giyin kafanızı da sarın mis gibi. Battaniyenin altına girip ısınmaya çalışın. Şayet sizinde benim gibi janjanlı fotoğraf çektirmek gibi bir derdiniz yoksa altınıza bir tayt, üstünüze bir t-shirt geçirin tamamdır. Kot pantolonda olur, şalvar benzeri birşey de olur, etek giyen vardı. Sadece başınızı güzelce sarmalısınız. Başınızı sardığınız eşarp oldukça büyük olmalı. Dikdörtgen uzun bir eşarp iş görür. berberiler size bağlamayı gösteriyorlar. Gerektiğinde ağzı kapamanız gerekeceğinden onların bağlaması daha uygun oluyor. Ordan satın alacağınız gibi yanınızda da götürebilirsiniz.
Çölde sadece bir gece geçireceksiniz ama yol ve çöl o kadar farklı ki o yüzden deneyimlerimden ben aşağıdaki listeyi çıkardım.
Seyahatte kullandığınız sırtçantanız ya da valizinizin dışında küçük bir çanta yanınızda olsun. Çünkü çöle gitmeden seyahaet çantanız otel, araç, tur minibüsü hangisi ile geldiyseniz o artık orada kalacak. Siz deve ile giderken çölde geçireceğiniz bir gece için yanınıza ihtiyaç duyabileceğiniz şeyleri alabileceksiniz. O çantada neler olmalı listesi ise şöyle ;
Marakeş’ten yola çıkarken su almak en hesaplısı ama ısınacağı için yoldan da alınır. Aracın durduğu yerde şoförün gösterdiği yerden değil karşısındaki bakkala gidip alınca bile fiyat değişti aklınızda olsun.
Ayrıca Sahraçölü’ne giderken Marakeş’ten sağlam bir yolculuk nevalesi hazırlamanızı salık veririm. Çünkü öğlen yemekleri fiyata dahil değil ve dinlenme tesislerinde yemekler çok pahalı. Biz gitmeden önce biraz zeytin peynir alıp sandviç yaptık. Sardık çantamıza attık ve bizi iki gün idare etti. Herkes 6 drhlik tajine 120 drh öderken biz bir masaya geçtik sıcak su verir misiniz deyip liptonumuzu attık ve karnımızı bir güzel doyurduk. Bizim dışımızda iki Alman gençte böyle yaptı. Biz kola, portakal suyu filan da ekstra aldık. Onlar garibim onu da içmedi. Marakeş tam bir kurabiye cenneti olunca zorluk çekmedik tatlımız bile yanımızdaydı. Özetle yanınıza yemek alırsanız hesaplı gezersiniz. Tercih sizin ben yaptığımı anlatıyorum sadece.
Gidecek olanlara şimdiden keyfili geziler dilerim.
Yeni yazılarımdan haberdar olmak ve daha fazla fotoğraf, video için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın!
Ayrıca diğer Fas yazılarımı okumak isterseniz linkleri aşağıya bırakıyorum.
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.
4 Comments
Ne güzel anlatmışsın , sanki her an’ ı tekrar yaşadım
teşekkür ederim, beğenmene sevindim.
Emeklerinize ve yüreğinize sağlık..paylaşımlarınız için teşekkür ederiz
ben teşekkür ederim, vakit ayırıp okuduğunuz için.