Tetuan, Assilah ve Martil’i konu ettiğim bu yazım Fas’ın Marakeş ve Fez gibi renkli şehirlerinin gölgesinde kalanlardır. Oysa her biri gezmeye değer yerler. Fas büyük bir ülke olduğundan uzun süreli bir gezi planladıysanız uğramadan dönmeyiniz.
Fas’ta her şehir farklı bir renkle anımsanıyor. Örneğin Marakeş kırmızı, Şafşafan mavi ise Tetuan’da beyaz şehirdir.
Fas’ta gördüğüm en karmaşık kasbah buradaydı. Merdivenli kasbah çok dar ve karanlık sokaklardan oluşuyordu. nereye, nasıl bir yere çıkar bilememek bir yana insanlar da biraz ürkütücü geldi. Oysa şehrin düzlükteki kısmı o kadar modern ki kendinizi İspanya’da zannedersiniz. Şehrin iki farklı yüzü var anlayacağınız.
Burasıyla ilgili aklımda kalan yegane şey de, biz göçmenlerin çok güzel yaptığı Kaymaçina dediğimiz sanırım Türkçesi de yada Fransızcadan geçen adı demeliyim krem karamel tatlısıydı.
Tetuan’a Şafşafan’dan ve Tanca’dan otobüslerle gelebilirsiniz.
İkinci yöntem ise ortak taksi ile gidilebilir.
Her iki yol ile gitmeye karar verdiğinizde gideceğiniz yer otogar olacak. Ben Tanca üzerinden gidişte taksi ile 30 drh , dönüşte otobüs ile 15 drh e gittim. Tercih sizin elbet ama otobüs çok yavaş ve duraklayarak gidiyor.
Tetuan’a kadar gitmişken haritadan bakıp fotoğaflarına bayıldığımız sahil şehri Martil’e gitmeye karar verdik. Tetuan’dan 1o dakikalık bir ortak taksi ile 1o drh ödeyerek Martil’e vardık.
Martil bir dağ manzarasına sahip bir sahil beldesi ve kafeler, dondurmacılar, fast-food restoranlarıyla dolu caddeleriyle tam yazlık kasaba. Sanırım yaz aylarında tadından yenmez bir beldeye dönüşüyordur. Mart ayında o kadar çok Avrupalı turist vardı ki şaşkına döndük. Meğer ev fiyatları ucuz, yemek ucuz ve çeşitli, ehh bizim Avrupalıların parası da kıymetli olunca yerleşmişler Martil’e.
Aklımızdan da biz de emekli olunca gelip yerleşsek mi diye geçirmedik değil.
Tanca’nın 40 km kadar güneyinde yer alan Atlas okyanus kıyısında sevimli bir balıkçı şehri. Bembeyaz surlarla çevrili şehrin kasbahı çok etkileyicidir. Hatta bana göre Fas’taki en güzel kasbah burada diyebilirim.
Eski kenti çevreleyen burçlar ve surlar 1471 de Portekizliler tarafından yapılmış. Sonra Mevlay İsmail egemenliğine girmiş. 20. yüzyılın başında ise yabancıları kaçırıp fidye istemesiyle ünlenen Resuli gelip yerleşmiş. Gücünün doruğundayken suçluları deniz kenarında yaptırdığı sarayının camından aşağıdaki kayalıklardan attığı söylenir.
Assilah’ı keşfetmek çok kolaydır. Babü’l Kasba dan içeri girip dümdüz yürüdüğünüzde sağa sola kıvrılan dar sokaklardan birine girin. Denizin manzarası hep yanınızda olacak . Halı satıcıları, ahşap boyacıları, seramikçiler, deri mamüller aklınızı başınızdan alacak.
Okyanus kıyısındaki dalgakıranda gün batımını beklemeye koyulmadan önce kumsalda ayaklarınızı suya sokun. Çok tuzlu okyanus suyuyla tüm yorgunluğunuzu giderin.
Ülkenin kültür takviminde önemli bir yer tutan uluslararası bir sanat festivaline ev sahipliği yapıyor. Sanat şehri olduğunu az çok duvarlara yapılan resimlerden de anlıyoruz.
Şehir dalga sesi ve deniz kokusu ile hafızamda yer etti. Balık ağırlıklı lokantalar, ucuz konaklama ve deniz olunca sevmemek elde değil haliyle.
Tanca’dan ortak taksi ile geliniyor. Ben başka yolunu bulamadım. Otobüs ve trenin gitmediği söylendi. Kişi başı 25 drh ödedik.
Burdan dönüşümüz Rabat’a olacaktı ve tren ile gidildiğini öğrendik.
88 drh ödedik. 4 saat süren yolculuk oldukça rahattı. Ancak tren istasyonu şehrin dışına doğru, belirtmekte fayda var. Oraya da taksi ile gidilebiliyor 10 drh tutuyor.
Nedense Fas’ın başkenti ya Kasablanka’ya da Marakeş zannedilir ama Rabat başkentidir. Okyanus kıyısında modern bir şehir olmakla birlikte diğer Fas şehirleri gibi otantik yapısını da çok dozunda korunmuş bir şehir buldum.
Rabat’a ülkenin her şehrinden ulaşım kolay. Otobüs ile gelinebildiği gibi trenle de gelinebiliyor. Ben şehre Assilah’dan tren ile geldim. İlk gördüğüm yer tren istasyonun olduğu cadde oldu ve düzenine bayıldım.
Her zaman ki gibi kalacak yeri planmadığımız için arayış başladı. Bu sayede üstün körü de olsa şehri gezdik. Geniş ve temiz caddeler, güzel cafeteryalar ve düzen dikkat çekiciydi.
Özellikle insanlar diğer Fas şehirlerinden farklı olarak çok güzel giyimli ve temizdi. Belki bürokratik bir şehir olmasından kaynaklıdır, pek bir fikrim yok ama ben Rabat’ ı çok sevdim.
Şehrin elbette bir Medinası ve elbette bir kasbah kısmı var. Bana Fas genelindeki en düzenli medina gibi geldi. Çok fazla derici vardı ve esnaf sırnaşık değildi, çok fazla yemek seçeneği vardır ve balık ağırlıklıydı. Çok fazla turist yoktu ve olanlar da şehrin simgesel mekanlarını gezip günübirlik uğruyorlardı. Bu yüzden de aşırı bir kalabalık yoktu.
Yeni yazılarımdan haberdar olmak ve daha fazla fotoğraf, video için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın!
Dİğer yazılarım da hoşunuza gidebilir düşüncesiyle bazılarının linklerini de aşağıya bırakıyorum, herkese keyifli okumalar ve sevgiler…
Fas gezi rehberi / Fas Hakkında bilmeniz gerekenler
Fas’ta büyülü Sahra çölünde bir gece
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.