Ağrı dağı zirve tırmanışı için gerekli bilgiler içeren bu yazımda siz maceracı ruhalara ve amatör dağcılara rehber olması için gayret ettim. Sorularınızı ya da eklemek istediklerinizi yorumlara bırakınız.
Dilerseniz şimdi adım adım dağa tırmanışa hazırlanalım.
Bu sorunun cevabı hem evet hem hayır aslında. Şöyle ki; öncelikle kişi kendini bilmeli. Daha önce dağa çıkmış, doğada yürüyüşler yapmış, çetin şartlarda bulunmuş kişiler bir sıfır önde. Şahsi fikrim iradesi sağlam olan herkes yapar. Ama bakın burası önemli irade diyorum çelik gibi bir yapınız olması lazım. Öyle ben gencim yaparım ne var ki yaaa, diyenler -dıtttt- yanlış cümle. Spor yapıyorum bana komaz diyenler -dıtttt- yanlış cümle. Daha önce nerelere çıktım indim ben, ben var ya ben askerde sabah 4′ te nöbette… gibi uzayan cümleler. Hepsi lafı güzaf şekerlerim. Çok istemek, odaklanmak, sabır, irade, dayanıklılık, zor şartlara uyum önemli.
Hatta diyebilirim ki insan ilişkileri de önemli bu yolda. Başınıza ne geleceği belli değil insan insana muhtaç unutmayın bunu! Özetle havaya girmeyin ben yaparım demeyin, yapmayı çok istiyorum deyin önce.
Sonra sağlık probleminiz yoksa bence 15 yaş üstü 65 yaş altı herkes yapar. Yaşı daha küçük ve büyük insanlar da yapıyor ama maceraya da gerek yok.
Astım, nefes darlığı, kalp, hamilelik gibi durumu olanlar yapmamalı. Yapan vardır aynı şeyi tekrarlamış olacağım ama risktir. Çok fazla sigara içenler zorlanabilir şayet irtifaya alışık değillerse. Yol boyu zirvede bile içen vardı ama alışık olmak bambaşka bir durum.
Özetle; sağlık probleminiz yoksa, sağlam bir vücudunuz olduğuna inanıyorsanız, daha önce dağa çıkmış ve kamp yapmışsanız, çok çok istekliyseniz çıkarsınız. Fakat Ağrı Dağı zirvesi zor ve kısmen tehlikeli o yüzden kimseyi yanlış yönlendirmek istemem.
Çok istemek ve mental hazır olmak işin bence püf noktası !
Kesinlikle ön hazırlık yapmalısınız. Peki ne yapalım derseniz uzun yürüyüşler, merdiven inip çıkma, bisiklet çevirme, ip atlama en iyi antremanlar. Maksat bacaklar alışsın.
Peki sen ne yaptın diye soracak olursanız aslında pek de bir hazırlık yapamadım. Bütün bunları bilmeme rağmen korkunç yaz sıcağında dışarıda bunları yapamazdım. Spor salonunda gitmeme son iki hafta kala yürüyüş bandında eğimi en dik şekline getirip yürüdüm. Bisiklet çevirdim, ağırlık kaldırma antremanı yaptım. Semtimizde merdivenli bir sokak var bir iki kez indim çıktım ama nefes nefese kaldım. Moralimi bozmamak için bunu da bıraktım. Fakat benim spor temelim var. Bu da yadsınamaz yani vücudumu ve nefesimi kullanmayı az çok biliyorum. Neye ne kadar dayanırım biliyorum.
Tüm bunlara rağmen bir şeyi daha biliyordum; sizin istemeniz değil dağın sizi istemesi önemli. O yüzden antremanlardan önemli olan diğer konu şans unsuru. Mental olarak da kendinizi hazırlarsanız şansınızı denemelisiniz.
Dağa çıkmaya niyetlendiyseniz ilk yapmanız gereken ne zaman çıkacağınızı belirlemektir. Malumunuz dağ olayı şakaya gelmez. Bu ister Ağrı dağı olsun isterse daha küçük bir dağ olsun aynıdır. Bir anda kar, yağmur, rüzgar, sis yani tüm hava değişimleri yaşanabilir. Bunu öngörmek pek mümkün değil.
Yaptığımız araştırmalarda çıkış için en güzel dönemin Temmuz başından 15 Eylül’ e kadar olan zaman dilimi olduğunu öğrendik. Buna göre planlarımızı Ağustos ayına göre yaptık. Bize göre en gidilesi dönem oydu. Tüm ülke kavrulurken ohh mis gibi dağ havası hayalleri kurmaya başlamıştık.
İlk iki gün sıcak daha sonraki günlerde soğuk olduğunu da ekleyeyim.
Öncelikle Ağrı dağı Ağrı ilimizden görünmüyor deyip mevzuya gireyim. Iğdır ve Doğu Bayazıt’ tan ve komşularımız Ermenistan ve İran’dan görülebiliyor. Ağrı dağına çıkmak için en uygun yer ise Doğu Bayazıt ilçesi.
Profesyonel dağcılar ise dilerlerse kuzey cephesinden de çıkabiliyorlar. Onlar zaten kış aylarında da çıkıyor, kuzey güney filan onlara dokunmaz her yerden çıkarlar.
O yüzden bizim gibi amatör dağcılar ve maceracılar öncelikle Doğu Bayazıt’a gitmeli.
Nerden gideceğimizi öğrendik, ne zaman gideceğimizi de öğrendik de hadi ben çıkayım deyip gidebiliyor muyuz? Elbette her vatandaşın çıkma hakkı var ama öyle canım istedi çıkayım olmuyor.
Bu tarz riskli aktivitelerde izin alınmalı, isimleriniz yetkili mercilere bildirilmeli. Dolayısıyla tek başınıza izin işlerini hallederseniz ve kendinize güveniyorsanız neden olmasın, yaparsınız. Ama profesyonel dağcılıkla uğraşmamış hiç kimse tek başına Ağrı Dağı zirve olayına kalkışmasın, çıkamaz, net! Bu aklınızın bir köşesinde olsun. İlla ki bir rehberlik hizmeti alınmalı.
Peki nasıl çıkacağız, bu aşamada yapılacak şey genellikle Doğu Bayazıt ilçesinde yer alan zirve tırmanışı yapan firmalara başvurmak. Gerçi bulunduğunuz şehirdeki trekking-dağcılık kulüplerine de sorup fiyat alabilirsiniz. Hatta bence bu daha iyi bir yöntem!
Biz Doğu Bayazıt’taki firmalardan biriyle 20 Ağustos – 26 Ağustos arasında zirve tırmanışına gitmek üzere anlaştık. Biz dediğim sosyal medya vesilesiyle yıllardır tanıdığım arkadaşlarım ve ablam. Toplamda sekiz kişiydik.
Firmayla görüştük bize kapalı bir grup tırmanışı yapacaklarını söylediler. Ama talep olursa o tarihlere başka kişileri de gruba alırız dediler, olur dedik. Fakat toplamda 22 kişi olacağımızı tahmin edemedik. Sekiz kişilik grubumuz dışında dağda yoldaş olan tüm arkadaşlar harika insanlar çıktı o apayrı bir konu. Bunun için binlerce kez şükürler olsun.
Dağa çıkışta size öncü ve artçı olacak rehberler çok çok çok önemli. Kişi sayısının artması bu yüzden biraz zorladı. Neyse ki herkes ne süperman ne de miskindi. Gayet uyum içinde çıkıp indik.
Şimdi gelelim tur firmalarının içeriğine. Öncelikle Ağrı dağına çıktım dediğim birkaç kişiden şöyle bir soru cümlesi geldi; turla mı çıktınız? Cevap evet olunca da “hııııımm turla yani iyiymiş o zaman” şeklindeydi.
Allah Allah demek insanlar bizi birilerinin hooop dağın tepesinde çıkardığını filan zannediyorlar. İnsanların kafasındaki tur firması Paris’e, Roma’ya giden tur gibi demek ki. Arkadaşlar öyle bir şey değil bu, olayı tamamen yanlış anlamışsınız. Yedi günde Avrupa’da 55 şehir göreceğiz turu gibi olsa keşke. Kapıdan araba alsa, biri dese şu Eyfel, bu Vatikan, akşam otele gelsek sıcak banyo, sabah kahvaltı salonuna saçımız makyajımız hazır insek filan. Değil anam babam değil işte.
Size fikir vermesi açısından bizim firmanın tur detayını buraya bırakıyorum.
1.Gün: Iğdır havalimanından alış otele transfer / Konaklama Doğubeyazıt ( hotel)
2. Gün: basecamp 3200 mt/ Konaklama kampta
3. Gün: alıştırma tırmanışı / Konaklama Basecamp (3200 mt)
4. Gün: Kamp 2 / Konaklama kamp 2 ( 4200 mt)
5. Gün: Zirve günü / Konaklama basecamp (3200 mt)
6. Gün. Şehre iniş + kültür turu ( İshak Paşa Sarayı- Nuh’un gemisi) Konaklama Doğubeyazıt ( hotel )
7. Gün : havaalanına transfer
Tur firmaları sizin için resmi makamlardan tırmanma iznini de alıyor. Zirve tırmanışı sonrası sertifika veriyorlar.
Dağa çıkışta önde ve arkada olmak üzere yürüyerek rehber oluyor, olmalılar!
Kamp alanlarında çadır, mat veriyorlar. Zirve günü kullanmak üzere krampon sağlıyorlar.
Kahvaltı ve akşam yemeği, öğlen için ise yanınıza erzak veriyorlar. Bu erzak paket kek, meyve suyu, meyve, çikolata ve su şeklinde oluyor.
Günlük yanınızda olacak eşyalarınız dışındaki sırt çantanızı kamplar arasında atlar taşıyor.
Kişi kendi materyali varsa getiriyor yoksa onu da kiralamak kaydı ile sağlıyorlar.
Yapacağınız ödeme buraya kadar saydıklarımı kapsıyor. Bunların dışında şehirde yediğiniz yemek, müze girişi, bahşiş ve elbette uçak biletlerinizi kendiniz karşılıyorsunuz.
Not 1 : Ülkemiz ekonomik şartları yüzünden fiyat bilgisi yazmamaya gayret ediyorum. Ama bizim gittiğimiz dönem olan ağustos 2023 de 7500 TL den başlayan fiyatlar olduğu da fikir versin. Uçak bileti hariç buna.
Not 2 : Firma ismi vermiyorum çünkü ben memnun kalmışımdır diğeri kalmamıştır. Belki daha iyi firma vardır. Kimseyi yönlendirmek istemem.
Firma belirlenen kamp alanlarında 3200 metre ve 4200 metrede çadırları kurmuştu. İçinde matlar vardı. Çadırlar iki kişilik ama tek başına gidenler için tek kişilik de çadır vardı.
İlk önemli malzememiz olmazsa olmaz uyku tulumu. Ama benim yok ve almak istemiyorum diyenler için firmadan kiralamak mümkün. Biz kendi tulumlarımızı almıştık. Bir arkadaşımız ise firmadan kiraladı memnun da kaldı. Uyku tulumunda dikkat edilmesi gereken -10 comfort olması. Ha elinizdeki tulum -4 diyelim firmaya gitmeden önce danışırsınız gideceğiniz mevsime göre sizi uyarır. Fakat geceleri soğuk olduğunu eklemek isterim.
Ben tulumun içinde ayağıma çetik giydim. Bir gece polarımla yattım. Öyle yaz kampına benzemiyor. Rüzgar bir esiyor valla kendinizi ovaya uçacak gibi hissediyorsunuz. Hatta bir gece dolu yağdı gerçi beş dakika sürdü. Ama insan içinden ya durmazsa diye geçiriyor.
Ayakkabı bir numaralı ekipmanımız. Bileklikli ve tabanı dağ tırmanışına uygun olmalı. Bu konu hiç şakaya gelmiyor arkadaşlar. Ayakkabın kötüyse ayağın kötü, dizin kötü, moralin bozuk zirveyi bırak dağ yalan olur. Çoğu arkadaşım zirve için ayrı ayakkabı getirmişti. Summit bot deniyor bunlara. Ben istanbul havalimanından itibaren aynı bileklikli Lowa marka yedi senedir giydiğim hatta Amsterdam ikinci el pazarından alınmış botumla mutlu mesut günler geçirdim. Ayağınıza alışık bir ayakkabı olsun, bileklikli olsun, taban iyi olsun bu üçünü aklınızda tutunuz.
Baton yani üçüncü bacağımız. Bilmeyenler için baton bir nevi baston. Yeri gelir sağlam bir ağaç dalı da baton görevi görür ama dağ için siz baton alın. Kendi batonunuz yoksa firmalar kiralıyorlar. Şayet yeni alacağım diyen olursa önerim hafif olması. Katlanır olması, krom malzemeden olması, tutamacı mantar olsun gibi detayları var. Ama en en önemlisi hafifliği. Çünkü her ne kadar yardımcı olsa da bir yerden sonra ağırlık da yapıyor, unutulmamalı!
Şapka hem güneşe karşı bir adet alınmalı hem de zirve için polar, yün şeklinde çok korunaklı bere olmalı.
Güneş gözlüğü ise dağda artık sizin bir organınız gibi. Onu unutursanız bittiniz ona göre. Yükseldikçe ışığın açısı çok rahatsız edici oluyor unutmayın!
Buff boynumuzu güneşten ve rüzgardan, ağzımızı burnumuzu tozdan, yeri gelir saçımızı toplarken gerekecek. Bu nedir diyenlere boyunluk olarak açıklayayım. Ben yanıma bir buff almıştım bir de tülbent vardı. İkisi de oldukça iş gördü.
İçimize teri tutmayan iç çamaşırı olmalı. Bolca kısa kollu teri tutmayan, spor yaparken giyilen tişörtlerden olmalı. Zirve için üst içlik lazım. Benimki öyle çok kalın değildi ama sıcak tuttu. Alt içlik de gerekiyor. Benim pantolonum çok iyiydi o yüzden yanıma almış olsam da giymedim.
Softshell pantolon olmazsa olmaz kıyafetimiz. Zirve günü o -10 mu -15 mi neydi tam olarak kestiremediğimiz havaya ancak bu tarz pantolon dayanır. Zirve dışındaki günler için treking pantolonu bir adet aldım. Hani şu dizden fermuarı açınca şort olandan. Ama iki tanede tayt almıştım. Açıkcası ben taytla daha rahat ettim.
3000 metreden sonra ise hava 14.00 – 15.00 sularında serinliyor o yüzden uzun kollu bir tişört ya da kısa kollu tişörtün üstüne ince bir rüzgar geçirmeyen gömlek gerekiyor. Benim sıradan bir gömleğim vardı üşütmedi ama sürekli yineleyeceğim benim gittiğim mevsime göre idare etti, aman dikkat!
Akşamları kamp alanında giymek için daha kalınca polar ve alt eşofmanı gerekiyor.
Zirve yürüyüşü için eldiven ve zirve için ayrı rüzgar kesici kar eldiveni şart, şartmış! Ben tek tip eldiven ile yaparım sandım. Daha doğrusu decatlondan aldığım kar eldiveni -10 yazıyordu, ona güvendim. Gelin görün ki bırakın zirveyi daha 4000 lerde parmaklarımı hissetmemeye başladım. İstediğim kadar kıpırdatmaya çalışsam da olmadı. O yüzden ben ettim siz etmeyin cep ısıtıcısı alın, yün eldiven giyip üstüne rüzgar geçirmeyen kar eldiveni takın.
Mont bir diğer önemli giysimiz. Kesinlikle rüzgar kesici özellikte teknik mont olmalı. Kayak montları bu işe hizmet etse de yine de denenmiş bir ürünle gidin. İçinize kat kat giymek aklınıza gelebilir. Fakat bu kez de yoruldukça, irtifa yüzünden nefes alamadıkça üstünüzde ne varsa atmak istiyorsunuz. Bir yandan da donuyorsunuz bu ne yaman çelişki dediniz, duydum. Ama ben size olacakları anlatıyorum çünkü birebir yaşadım. Benim montum Northface marka rüzgarı kesen bir monttu ama ince sayılırdı o yüzden içlik, tişört, polar ve üstüne montu giydim.
Bizler tedbir olarak yanımıza yağmurluk alalım dedik. Daha İstanbul’da çantadan çıkardım yağarsa büyük boy çöp torbası almıştım onu geçiririm dedim. Neyse ki yağmadı da kimseciklere rezil olmadım.
Çorap da çok önemli. Farkındayım her şeye çok önemli diyorum ama ayakkabınızın vurduğunu, parmağınızın su topladığını düşünün. Hepiniz yaşamışsınızdır Allah kimseye yaşatmasın. Çok fena çok o yüzden bolca çorap ama yürüyüşe uygun çorap alınız. Gitmeden önce tırnaklarınızı kısa kesiniz, oje, kalıcı oje sürmeyiniz. Parmaklar ayrı ayrı olan çoraplar var ya onlar en idealiymiş. Bu son iki cümlemdeki bilgileri ayak parmakları şişen, kabaran arkadaşıma dokturun aktardığı bilgilerdir. Yani kesin bilgidir, yayalım!
Son olarak kampta ayakları rahatlatmak için terlik şart.
Ben her akşam ayaklarıma krem sürdüm sonra çetik giydim öyle yattım. Çetiklerim de annemin ördüğü saf koyun yünüydü. Ayak ayasına Vicks sürüp yattım o da rahatlattı sanırım.
Yarabandı, güneş koruyucu, dudak koruyucu, ıslak mendil ( bolca), kağıt mendil, kolonya, diş fırçası macunu gibi kişisel temiziik malzemeleri.
Kendi ilaçlarınız varsa yanınızda olsun ve belki Minoset gibi baş ağrısı hapı olabilir. Ama irtifa için bir ilaç alalım mı derseniz bence gerek yok. Hatta daha kötü sonuçlar olabiliyormuş hiç bulaşmayın.
Burun bandı hani şu horlamayı önleyenlerden. Nefesi kolay almaya yardımcı oluyor. Ben bir gün yapıştırdım ama terden durmadı onun çöpü İstanbul’da cebimden çıktı.
Çöpümüzü yere atmadık, attırmadık, atanlara çok üzüldük. Felaket kızdık bu duruma. Firmaların en büyük eksiği buydu. Onlar devletten bekliyorlar ama ilk önce kendileri dikkat etmeli. Bu olmamalı dağ kimsenin değil hepimizin tüm dünya vatandaşlarının. Ama gel gör ki yabancılar da az değil.
Dağda çöpleri yakmak çözüm değil. Bir bidona bakar nedir yani onca eşya taşınıyor çöp de taşınabilir. Zaten yemek artıkları hayvanlara gidiyor. Plastik kullanımı ve geri dönüşüm zor olmamalı. Gerçekten de devlet buna el atmalı. Su ve çöp iki sorun var bunu çözmeliler. Neyse sinirimi bozmayacağım şimdi güzel güzel anlatıyordum.
Voltaren, Vicks, Tigerbalm gibi adele ferahlatıcı kremler alınmalı. Uçuk kremi yanınızda olsun. Dudaklar fena çatlıyor. El kremi zaten çantanızdadır.
Vitamin hapı kullanıyorsanız dağda da aynen devam edin. Gençlerin sularına enerji veren bir şeyler attığını gördüm. Bazen spor salonlarından da görüyorum renkli renkli vitaminler. Fakat şimdi darılmaca gücenmece olmasın da gençler nefes nefese kaldı hatta yarı yolda bırakan oldu. Biz bırakmadık, ki ben daha geçen hafta 52 yaşıma girdim. Benden birkaç yaş daha büyükler de vardı. Onlar da herkes kadar belki daha az yoruldu. Vitamin içmedik ama cevizdir, hurmadır, fındık fıstık atıştırdık. Gerçi onu bile yürürken insan yiyemiyormuş.
Her gün bize öğlen yememiz için paketler hazırlandı. Ablamla ben bir gün aldık o da içinden sadece bir şeftali aldık ikimiz bölüştük. Bir çikolata aldık ikimiz bölüştük hatta yanımızda getirdiğimiz kuruyemişleri bile pek yiyemedik.
Sırt çantasının içine sığacağı büyük çuval almalısınız. Sırt çantalarımızı katırlar kamplar arası taşıyacağından düşmesi, tozlanması olasılığına karşı korumak için. Çantanın koruyucusu var demeyin yanınıza çuval alın.
Sıcak su termosu yanınızda olsun. Hem 4200’e kadar çıkarken arada mola verince bir çay içmek, kahve içmek istersiniz. Hem de zirveye çıkarken termosa sıcak su doldurmalıyız çünkü su donmamalı. Zirve eksi dereceler olduğundan su ister istemez yine de ılışacak. Susayınca buz kesmiş su yerine termostan bir nebze sıcak su içmek iyi gelecek. Yoruldukça su kaybettiğimizden çok susadık. Ayrıca irtifa ile baş etmenin en iyi yöntemi az az ama sıkça su içmek aklınızda olsun. Dağa çıkışta insanı en çok yoran irtifaya alışmak. Bunu aşmak dağa çıkmanın yarısı denilebilir.
Böylece yazımın sonuna geldik. Tüm bu saydıklarımı hazırlama süreci dağa çıkış kadar yorucu ama çok zevkli.
Umarım gidecek olan birileri okur ve faydam olur. Şimdiden Ağrı Dağı zirve çıkışı yapmak isteyenlere başarılar diliyorum. Gidin, çıkın ve müthiş hissi yaşayın sevgili dağ severler!
Yeni yazılarımdan haberdar olmak ve daha fazla fotoğraf, video için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın!
Diğer Ağrı Dağı yazılarımı da okumanızı tavsiye ederim.
AĞRI DAĞI TIRMANIŞ MACERAMI BURADAN okuyabilirsiniz
BURADAN da videosunu izleyebilirsiniz.
AĞRI DAĞI HAKKINDA AZ BİLİNENLERİ BURADAN
AĞRI DAĞI EFSANESİ ROMANI ÖZETİNİ BURADAN
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.
2 Comments
Çok teşekkürler, ne kadar ayrıntılı ve detaylı yazmışsınız, zevkle okuyorum yazdıklarınızı, ayrıca hesabınız harika ,herkes takibe almalı.
çok zarifsiniz, çok çok teşekkür ederim.