Malezya hakkında ufak tefek bilgiler vereceğim yazı serime başlıyorum. Fakat gezi yazısı yazmanın en zor tarafı da nerden başlayacağını bilememek. Galiba söz konusu ülke Malezya olunca anlatacak çok şey olması daha da zorlaştırıyor bunu.
Bu uzakdoğu ülkesi ( ki kendileri gerçekten çok uzak) tropikal iklim kuşağında. Ta ta tataammm, kulağa tanıdık geliyor değil mi? Bende her Türk vatandaşı gibi sadece coğrafya derslerinde duymuştum. Öyle ekvatorun az yukarısında az aşağısında bir kuşak. Bir de yengeç dönencesi, oğlak dönencesi var ki neden bu hayvan isimleri verilmiş merak eder dururum. Neyse konumuza dönelim. İşte dersler iyi güzel de insan tropikal kuşağın ne olduğunu bitki örtüsünden, havanın sıcaklığından, meyvesi sebzesinden anlıyormuş. Haa bir de muson yağmurları var. Duymuşluğunuz vardır; bir anda yağan yağmur, arkasından yakan bir güneş çıkınca anlıyormuşsun.
İşte bu kuşağın içinde, yıllar boyu kendi halinde yaşamışlar. Fakat her nedense bizim işgüzar batılılar tarafından bir türlü rahat bırakılmamış Malezyalılar.
Malezya’ nın kuzeyinde Tayland güneyinde Singapur var. Hoş Singapur da aslında onlarınmış ama dedim ya; gelmiş ceketli, fötr şapkalı zengin İngilizler ordan burdan derken konmuşlar Singapur’ a… Ayrıca komşu olarak bir de Endonezya var. Özetleyecek olursak; Hint okyanusu kıyısında yarımada ve bir ada olan Borneo’ dan oluşan şirin ülke Malezya!
Malay, Çinli, Hintli, Filipinli, Endonezyalı anlayacağınız o civarda ne kadar memleket varsa ordan kopup gelenlerin birarada yaşadığı bir ülke. İngilizce yaygın olarka konuşulan dil ama elbete resmi dilleri Malayca. Her etnik grup kendi dilini özgürce konuşuyor. Bu çeşitlilik Malezya’ yı her alanda görülen bir tezatlar ülkesi yapmış.
Nasıl mı? Bir yanda gökdelenler bir yanda ahşap evler görebilirsiniz. Şahane, şık lokantaların yanında muz kabuğunda haşlanmış pirinç yiyebilirsiniz. Devasa camilerin tam karşısında bir budist tapınağı olabilir. Hindular tapınaklarında tanrılarına meyve, çiçek ikram eden tipik Hintli halkı görürsünüz. Çin mahallesinde envai çeşit mamülü bulabileceğiniz gibi Arap mahallesinde pekala falafel (ortadoğu yemeğidir) yiyebilirsiniz.
Falafel demişken ülke bu çeşitliliği sayesinde olsa gerek gastronomi cenneti. Ehh bir de tropikal meyvelerde işin içine girince asla aç kalınmayacak bir ülke Malezya.
Para birimi ringgit. Gideceğiniz zamana göre ülkemiz karşılığına bakarsınız ama Malezya öyle çok pahalı bir ülke değil bilginiz olsun.
Bu gezide ablam, teyzemin kızı ve Malezya’ da okuyan iki yeğenimiz başrolde. Bayram tatiliyle iznimizi birleştirip uzun bir gezi planladık. Yanımızda gurbetçi kızlarımızın en sevdiği çikolatalar, bisküviler, börekler ile dolu bir bavulla gezimiz başlamış oldu.
En çok zeytin peynir getirin dediler, ayakkabıya gerek yok yedek filan da getirmeyin, flipflop ile gezeceksiniz dediler.
Elektrik fişleri İngiliz usulü çevirici burdan alırsınız boşa Türkiye’den taşımayın dediler.
Yanınıza ister usd ister eur alın, farketmez burada rahatça çevirebilirsiniz, dediler.
Fazla kıyafete gerek yok burada tekstil çok ucuz, burdan alırsınız dediler…
Biletinizi araştırın ama Thy’ nin direkt, farklı havayollarının aktarmalı uçuşlarını araştırın, dediler. Biz daha uygun fiyat bulununca Dubai aktarmalı Malezya havayolları ile Kuala Lumpur’ a vardık. Dieğr tüm notları dikkate alarak elbet.
Dünyanın en büyük havaalanlarından biri KLIA. Herhalde trenle tropik yağmur ormanının içinden geçilerek uçuş kapılarına varılan tek havalimanı da oalbilir. Çok şirin ve güleryüzlü memurlar var ki bu memur kesimi nedense tüm ülkelerde suratsızdır. Burada ise ülkelerine gittiğimiz için bir memnunlar sormayın, nerdeyse sarılacaklar o derece:) İleri ki günlerde de öğreniyoruz ki Malezya insanının genel özellikleri bu “güler yüzlüler ülkesi ” olarak biliniyor burası.
Bizi bekleyen kuzenlerimiz ile onların okullarına gittik. Okulda okul hani bildiğin ormanın içinde, tatil köyü filan zannedersiniz… Tek sıkıntıları açlıklarını gidermek için gelen maymunlar:) Bir de bahçenin ortasındaki nehirde timsaha benzeyen bir yaratık vardı. Bana sorarsanız timsah kızlara sorarsan değil. Öylesine yüzen sakin bir hayvan diyorlar, sıradan bir şey gibi. Korkutucu bir görüntüsü var ama zararsızmış. Öyle dediler biz de inandık:) Etraftaki kuş seslerini söylememe gerek yok herhalde bir de yağmurun ıslattığı yeşilliklerin kokusunu…
Biraz dinlendikten sonra ( aslında biraz değil söylediğine göre bayağı uyumuşuz ) gece olunca hemen şehre gidelim istedik. Görüleceklerin başında Petronas kuleleri var. Hem gece ışıl ışıl iken kim takar Jetlagı:) hem jetlag da ne ? Dedik demesine ama gözler kapanıyor, acıkıp acıkmadığımızın bile farkında değiliz. Gece olmasına rağmen hava sıcak gibi ama çare yok bir yerden başlamalıyız. Hiç görmediğimiz kadar çekik gözlü insanın arasında yuvarlak gözlerimizle dolanıyoruz. Metroya binip KLCC Suria alışveriş merkezine gittik. Dünyanın en bilinen mağazalarının bulunduğu lüks bir alışveriş merkezi aynı zamanda Petronas kulelerinin bulunduğu yer, o yüzden heyecanlıyız. Muazzam yükseklikte ve ışıl ışıl…
Meraklısı bilir; Petronas Formula 1 yarışlarına da sponsor olan dünyanın en büyük petrol firmasının adı. Tayvan’daki bina yapılana kadar en yüksek bina olma ünvanına sahipti. Biz Malezya da iken öyleydi en azından… Sonra Dubai’ deki yapılınca sıralamada düştü. İki kule arasındaki köprüye kadar çıkmanıza izin veriliyor fakat sabah erken gidip sıraya girmelisiniz bir ücret karşılığı çıkmalısınız. Biz teşebbüs bile etmedik çünkü onun yerine Menara kulesine çıkarız dedik. Hem onun bir becerisi de var ” dönüyor “. Aklıma gelmişken KualaLumpurlular şehirlerinin ismini kısaltarak KL diye telafuz ediyorlar. Bende yazarken öyle kullanacağım artık bilginiz olsun. Kulelerin ışıl ışıl manzarası karşısında oturup etrafı izledikten sonra gezi planını oluşturmak için bir yerde oturmaya karar verdik.
Hem yorgunluk kahvesi içiceğimiz, hem internete bağlanabileceğimiz neresi olabilir? Tabii ki de Starbucks! Resmen çöreklendik. Bir masanın etrafına toplanıp hiç vakit kaybetmeden Malezya haritası etrafında kendimizi plan yaparken bulduk. Daha KL ye inişimizin 7 saat sonrası yarın nereye gideceğimizi planlamak biraz komik aslında. Fakat sınırlı günleri değerlendirmenin tek yolu sağlam plan ve hızlı hareket etmekti . Fakat ülkede görülecek o kadar çok şey varken nasıl becereceğimizi o an kestiremiyorduk. Ama başardık, nasıl derseniz buyrun aşağıda anlattım.
Bu listeler hep yapılır ama hep eksik kalır. Bazen de gereksiz fazladır. Aslına bakarsanız herkese göre öncelikler değişkendir. Fakat elimden geldiğince faydalı oalbilecek bir liste çıkardım.
Gezilecek yerlere genelde haftalar öncesi ders çalışır gibi hazırlanıyoruz desem inanırmısınız :) Bu kez yeğenler Malezya da diye rahat davrandık. Yukarıda bahsettğim gibi kahvelerimizi içerken bir yandan ülkeyi eksiksiz nasıl gezeriz diye kafa yorduk.
Plan şöyle çıktı; ilk gün araba kiralama KL’ da gezmek. Sonra Kucing ( Sarawak adasında), Singapur, Langhawi ( Tayland’ a yakın ) gitmek. Bunların hepsine uçakla gitmek. daha sonra Melaka’ya araçla gidip yine KL e dönmek, şeklinde bir plan yaptık. Bu plana ilginçtir ama tamı tamına uyduk. Kaçar gün kalacağımızı oralara varınca belirlemek ise en doğrusuydu. Öyle de yaptık, kiminde 1 gün geçirdik kiminde fazla kaldık. Sizlerde 1 hafta kalacaksanız mutlaka Singapur’ u ve tropikal adalardan herhangi birini eklemelisiniz diye önermek isterim. Aşağıdaki listeden bir ada seçin ve bemneyaz kumsallarda şöyle bir uzanın. Haydi şimdi listeye göz ama vakti!
Malezya’ da biz 8 kez iç hat uçağına bindik. O bölgede AirAsia etkili bir firmadır. Planınızı erken yaparsanız çok çok ucuza seyahat edebilirsiniz. Biz Jahor Bahru’ dan Singapur’ a otobüs ile geçtik bunu özellikle yaptık, maksadımız kara geçişini görmekti. Seyahatimiz boyunca ayrıca feribota bindik, şehirler arası otobüs ile uzun bir yolculuk da yaptık. Tuktuklara bindik, bisiklete bindik, nehirde derme çatma bir kanoya bindik, teleferiğe bindik ve çok fazla yürüdük. Şehir içinde ise metro ve monorail kullandık. Yani binilecek her türlü taşıtı kullandık. – En keyiflisi ise KL de nereye gittiğini bilmediğimiz bir belediye otobüse binip son durağa kadar gidip gelmemiz oldu. Kapısında muavinin “Nereye gidiyorsunuz bacılar? ” der gibi sürekli bize bakıp bakıp durakları sıralıyordu, inecekseniz inin der gibiydi, bir süre sonra o da bizle uğraşmaz oldu :)) Ama biz böylece tüm şehri neredeyse yerel halkla braber gezmiş olduk.
Özetle Malezya güvenle her taşıdı kullanabileceğiniz bir ülkedir.
Bu başlığın altında anlatacak çok şey olduğundan diğer Malezya yazılarım linkleri ile birlikte aşağıda yemek başlığından bilgi alabilrisiniz.
Siz Malezya hayalleri kurarken ben başka ülkeler ve şehirlerin yazılarına dönüyorum.
Malezya’ yı seveceğinize hiç kuşkum yok! Sevgiler…
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.