Malezya nın 1400 lü yıllarda Malakka da kurulduğu söylenir. Kuala Lumpur a 148 km uzakta olan bu şehir konumu yüzünden de çok önemli. Yüzyıllar boyunca Asya nın önemli limanı olmuş. Sömürgeci ve iyi denizci olan Portekizliler ve Hollandalılar iyice hakimiyet kurmuşlar .Halen de izleri görülüyor .Malakka şehir meydanının adı zaten Dutch Square – Hollanda Meydanı deniyor. Bizi oraya götüren kiraladığımız araç siz gezin durun akşam üstü gelip alırım dedi ve bizi bu meydanda bıraktı.Bizde başladık Malakka yı gezmeye fakat hava sıcak ve uzun yoldan gelmemize rağmen gezmek için enerjimizi toplamalıydık. O an en iyi fikir süslü bisikletleri ile turistleri gezdiren “gel vatandaş gel” diye çağıran adamlara doğru yöneldik ister istemez :)
Yaklaşık 1 saat süren bu gezide Malakka nın tamamını görme imkanı oluyor. Bir taraftan da müzik dinliyorsunuz bir taraftan da sürücünün şurda şu var burda bu var diye aksanlı bir dille anlatmasını dinliyorsunuz .Benim sürücü Hintliydi konu nasıl geldiyse Slumdog Millionore filmine geldi ben de çok güzel film demiş bulundum tam 1 saaatlik gezi boyunca ardarda dinledim ,biraz işkence oldu ama olsun o kadar …
Liman kıyısından geçtikten sonra Malay Sultanlık sarayını gezdik. Çok güzel ve ülke tarihini daha iyi anlamak için görülmesi gereken bir müze burası. içinden zor çıktık o derece güzeldi , harika bir bahçenin içinde konumlanmış . Malezya nın aile yaşantısının gelişimi yaşadıkları savaşları , evlerinin mimarisi gibi konularda bilgiler edinilebilir. Herkesin ilgisini çekeceğini düşündüğüm bir yer .
Burayı gezdikten sonra şehir merkezine dönüp nehir kenarındaki değişik mimariye hayran hayran bakarak sokaklara daldık. Çin mahallesi denilen sağlı sollu antikacıların , ağaç oymacılarının bulunduğu caddelerde vaktin nasıl geçtiğini anlamadan saarlerce dolaştık. Sokak satıcılarından aldığımız meyveler ile karnımızı doyurduk . O kadar sıcaktı ki gezmek zorlaşınca kendimizi klimalı dükkanlara atmaktan başka şansımız yoktu. Ama şikayetçi de değildik .Kiraladığımız araç ile biraz dahaMalakka nın ara sokakları geçip dönüşe geçtik. O güzel günden geriye aşağıdaki fotoğraflar kaldı bakınca sadece kırmızı evler , bisiklet gezisi ve sıcak hava geliyor .
Bu müze eski tarz Malezya saraylarına bir örnek .İçerisinde dönem dönem değişime uğramış yaşantıları balmumumdan heykeller ile temsil edilmiş.
Ahşap işlerinin bazıları yerel halk tarafından yapılıyor bazıları ise anladığımız kadarıyla Çin malı . İlk kez gördüğümüz harika parçalar vardı . Valizde ağırlık yapmayacağını bilsek dünya kadar şey alırdık .
Çiçeklerle bezenmiş bisiklet ile gezeceğimizi bilseydim ben de çiçekli giymezdim ama neyse artık dedik. resmen çiçek buketinin içinde gibi olmuşum :) BU arada çiçeklerin tamamı plastik ..Ayrıca açıklama yapma gereği duyduğum başka bir konu da siz oturuyorsunuz başkası biziklet çeviriyor ya hani insana eziyet ediyormuş gibi oluyor ama öyle alışmışlar ki zevkle yapıyormuş gibiydiler , ayrıca onlara geçim kaynağı olduğunu düşününce bir nebze rahatlıyorsunuz. Aslında çok derece vicdanım sızladı hatta yolları bilsem dönerken ben kullanayım diyecektim :)
Kırmızı binaların olayı nedir anlayamadım , kimseye de sormadım fakat bir arada fazlaca kullanınca şehre farklı bir hava verdiği kesin .
Çin etkisi tüm Malezya da olduğu gibi burda da fazla belirgin. Çinliler dünyanın heryerinde olduğu gibi burada da dillerini , mutfaklarını , giyim ve ibadet şekillerini mükemmel bir şekilde koruyorlar.
Holllanda lı izlerini sıkça görebileceğiniz bir şehir Malakka …Kiliseler halen kullanılıyor . Yolu düşeceklere tavsiyem alışveriş yapın tahta objeler Malezya nın tamamında var ama burada en ucuz olan yer aklınızda olsun …
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.