Ukrayna gezisi gibi bir hayalimiz değildi. Fakat çok seyahat edenlerin neredeyse hepsinin özelliği masrafları en aza indirmeyi iyi bilmeleridir. Bu tabi bu zamanla oluşan bir yetenek. Şöyle ki; Pastadaki en büyük dilim uçak biletleridir. Durum böyle olunca ucuza getirmenin bütün yollarını denemek gerek. Biz gezginlerin en iyi yaptığı şey aylar öncesinden bilet almak, aktarmalı gitmek, adını hiç duymadığı havayollarının sitelerinde dolaşmaktır. İşte yine böyle araştırmaların sonucunda Lviv’ e bilet baktık. Uçuşu hallettikten sonraki en kolay iş kalacak yeri ayarlamaktır. Çünkü biz çok gezenler biliriz ki couchsurfing ten yanıt gelmemişse hemen bir hostel bulunmalıdır, olmadı ev yada oda kiralama arayışına gideriz. Bakarız da bakarız sizin anlayacağınız… Benim tarzıma daha yakın bir sistem olduğundan hostelleri tercih ediyorum. Şimdi farkettim de; çoğu yere kalacak yer ayarlamadan gitmişim.İşin maceralı ve en zevkli kısmı da bu değil mi zaten :)
Geçen 2013 aralık ayında Moskova ya gidip çok eğlenince ekipçe hadi bu kışta bir yere gidelim, dedik. (Yalan aslında bir sürü termal kıyafet aldık heba olmasın ) Ben neresi olabilir derken vizesiz, yakın, ucuz, ilginç şehir LVIV ile tanışmış oldum. Gerçi adını duyuyordum fakat nedense aman Ukrayna işte diyordum, yalan yok!
Sonracımaaa dedik neden olmasın Pegasus tan ucuza biletleri aldık. ( Gidiş dönüş 410 tl) Daha da ucuza alabilirdik ama karar aşaması uzun sürdü. Pegasus dışında THY de gidiyor ama bize pahalı geldi. Bunların dışında Ukrayna havayolalrıyla da gidilir.
Biletlerden sonra web sitemde linkini bulabileceğiniz booking.com dan ücretsiz, kaparo vermeden, değişiklik yapabilme olanağı olan şehir merkezindeki bütün hostellere baktım. Ev kiralama sistemlerinde bize uygun evlere baktım. Gerçekten söylenildiği gibi ucuz bir şehri olduğunu fark ettim. Ama evler eski, bir sıkıntı olur mesela kalorifer çalışmadı haydi ev sahibini ara filan uzun hikaye deyip alt tarafı geceliği 15 tl olan Posthousehostel da yerimizi ayırttım. İnanılmaz değil mi? Fiyatın bu denli ucuz olmasının birkaç nedeni var. Birincisi ülke geneli ucuz malum ekonomileri bozuk, dolayısıyla bizim paramız değerli. İkinci neden ise 4 kişi aynı odada kalmayı göze aldığımızdan. Bir diğer faktör ben gittiğimde Pegasus yeni yeni uçuş başlatmıştı ve insanlar henüz Lviv’i bilmiyordu. Yıllar geçti üstünden şimdi artmış fiyatlar anladığım kadarıyla.
Hostel sistemine yabancı olanlar için bir bilgi verelim. Hosteli öğrenci yurtları gibi düşünün. 2, 4, 8, 12 hatta 16 kişilik odaları sizden başka gezen insanlarla ortak paylaşıyorsunuz. Çoğunda size ait bir kilitli dolap oluyor. Genelde ranzalardan oluşan yataklar kullanılıyor. Havlu, çarşaf, yastık kılıfı, yorgan kılıfını size giriş yaptığınızda verirler ve siz geçirirsiniz. Giderken de aynı şekilde çıkarıp kirli sepetine atarsınız. Bazı ülkelerde bunları para karşılığında verirler. ( örnek İsveç) Ortak WC, banyo ve mutfak kullanırsınız. Mutfakta kap kacak işletme tarafından bulundurulur. Gezginler işlerini bildiklerinden en uygun marketten alışverişlerini yapar, gelip yemeklerini hazırlarlar. Bulaşıklarını yıkayıp kaldırırlar. Buzdolabına yiyeceklerini koyarlar. Kimse kimsenin yemeğine göz dikmez ama çoğunlukla insanlar paylaşıma hazırdır zaten.
Hatta bu Hostel kalan kişiler giderken bitiremedikleri yiyeceklerin üztüne “kullanabilirsiniz” diye not yapıştırarak bırakırlar. Akşamları toplantı salonu gibi ama daha çok bir evin odasını andıran salonda günün nasıl geçtiğini, şehirde ucuz nerde yenilir, müzeler hakkında bilgiler, eğlence mekanları konuşulur. Sizi tanımak isterler ülkenizi sorarlar. Bir bakmışsınız makarnanızı paylaştığınız Brezilyalıyı Türkiye’ ye davet etmişsiniz. Böyle bir ortam işte Hosteller. Bu yüzden ” kahvaltıda sadece kruvasan ve kahve var, aç kaldık vallahi” diyen turistlerden olamıyorum ve hiçbir zaman da olmak istemiyorum.
Çok eski bir Avusturya yapımı ama Sovyet izleri kokan bir Ukrayna binasındaki hosteli bulunca çok sevdim. Dekor şirin gibi duruyordu, fiyatta cazip olunca rezervasyonu onayladım.
Haa güvenlik meselesini atlamayalım; her şey olabilir ama bugüne kadar benim başıma bir şey gelmedi demek olmayacak anlamına gelmez. Kilitli dolabı kırmak kolaydır yada siz uyurken çantanızı çalabilirler.
Bu kaldığımız hostele dış kapıdan giriş şifreliydi. Şifreyi söylüyorum siz kimseye söylemeyin 1- 4-0 a aynı anda basıp koca kapıyı iteceksiniz.
Bilet tamam, konaklama tamam sırada şehir hakkında bilgi toplamak var.
Şehirde görülecek yerleri çıkartmak uzun derin bir araştırma gerektirir. Ama Lviv şu ana kadar gördüğüm en küçük şehirdi. Yani işim kolaydı. Fakat işin aslı öyle olmadı. Bir de mevsim itibarı ile soğuk hava şartları zorlayabilirdi. Alışmış olduğum gibi bir kitapçık bulamadım. Lonelyplanet bulabilirdim ama pahalıdır diye aramadım bile. Ben nedense halen haritada işaretlemeyi seven biri olarak googleearth den gezmeyi önce şöyle bir bakınmayı sonra blogger arkadaşların yazılarını okumayı tercih ederim. Yeni nesil gezginler gibi foursquare, tripadvisor dan da bilgi aldım tabii. Ama nedense dediğim gibi haritaya dokunmadan ne yapacağımı anlayamıyorum. Hatta o kadar çok bakmışım ki haritaya taksi şoförü bir parkın yanından geçince sağa dönüp sonra sola döndüğünüzde hostele ulaşmış olucaz, dedim adam şaşırdı. İçinden iyi ki fazla dolaştırmadım sokakları tanıyor demiştir o derece yani….
Gider gitmez hosteldeki şirin kız Anna’ dan harita istedim. Nerede olduğumuzu buldum. WiFi şifresini alarak planlara o saniye başladım. Nerelere gittik, neler gördük, neler yedik içtik bundan sonraki yazıda gelecek …
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.