1879 da çok büyük ve şekilsiz kafası olan bir bebek doğar. Zamanla düzeleceğini söyleyen doktorlar haklı çıkarlar, düzelir. Bu kez de 4 yaşına kadar konuşamayan bu çocukta ailesi zeka geriliği olduğunu düşünür. Küçük Einstein hakkında öğretmenleri bir rapor yazarlar. Aklının bir karış havada, dikkatsiz, dağınık, asosyal olduğunu ve kafasının yavaş çalıştığı yazılıdır.
Bu yazıda, İsviçre’nin Bern şehrinde bulunan Einstein’ın evini ve müzesini ziyaret deneyimimi paylaşacağım. Bu evde, dehanın yaşamına ve çalışmalarına dair birçok ilginç bilgi edindim. Ayrıca, Einstein’ın beyniyle ilgili gizemli hikayeyi de okuyacaksınız.
İsviçre’yi komple gezmeye karar vermiştik. Dağlar, çikolata da önemliydi ama iki şeyi görmeyi hedeflemiştim; Heidi’nin köyü ve Einstein’ın evi!
Hayatı ve ölümünden sonrası bile garipliklerle dolu dehanın yaşadığı eve gitmek fikri çok heyecan vericiydi. İlk önce bunu söylemek isterim. Üstüne başına hiç dikkat etmeyen Einstein! Hiç çorap giymemiş, saçlarını hiç taramayan sürekli tütün içen Einstein! Dilini çıkardığı pozu ile zihinlere kazınan o adam nasıl bir hayat yaşadı acaba?
Bern’e de sadece bu evi görmek için gittik. Hedef Kramgasse No. 49 kat 2 deki daireyi görmek.
Bu ev 1903’ten 1905’e kadar Einstein tarafından kiralanmış. Daire, o dönemi yansıtacak şekilde yeniden restore edilmiş. Halka açık bir müze ve 6 CHF karşılığında geziliyor. Benim gibi Swisspass card alırsanız ücretsiz. (Yazının sonuna ev müzenin web sitesi ekledim)
Ana tren istasyonundan, sağ taraftaki çarşıya doğru yürürken önce saat kulesini görüyorsunuz. Hani şu tramvayla eve dönerken baktığı saat kulesi! Einstein ona bakarken çocukken bindiği tramvayın kuleden ışık hızıyla uzaklaştığını hayal etmiş. Peki o zaman saat nasıl görünürdü, diye kendine sormuş. Saatin durmuş gibi görüneceğini farketmiş ve böylece görecelik doğmuş. Anlaması zor farkındayım :)
Saat kulesinin altından geçerek eve yöneldiğimizde aklımızda Einstein bu teoriyi normal insanların anlayabilmesi için yıllar sonra söylediği şu basit tarif geldi , gülüştük.
“elinizi bir dakikalığına sıcak bir fırının içine sokun, sanki bir saatmiş gibi gelir. Güzel bir kızla bir saat kadar zaman geçirin, bir dakikaymış gibi gelir.İşte izafiyet budur”
Kapıdaki görevli bizi gezdirecekti ancak sizden başka kimse yok broşür versem kendiniz gezebilir misiniz, dedi. Unutmayın hiçbir şeye dokunmak yok, diye de ekledi. Koşarak Samanyolu’nun bir illüstrasyonunu sunan merdivenlerden çıktık.
İkinci kata çıkan eski spiral merdiven, orijinal halinde imiş. Einstein her gün bu merdivenlerden inip çıkmış. Offf bu çok heyecan vericiydi. Einstein ve eşi Mileva’nın oğulları Hans Albert ile yaşam koşulları fotoğraflarla anlatılmış. Mobilyalar yenilenmiş.
Üçüncü katın eklenmesiyle birlikte, Einstein’ın biyografisinin, işinin görsellerle sergilendiği bir bölüm oluşturulmuş. Çeşitli yayınlar, kitaplar ve kartpostallar satışa sunuluyor. Ayrıca, 20 dakikalık bir video hayatın düşünceleri ve çalışmaları tanıtılıyor.
Biz ise kıyafetler, sigarası, kül tabağı, duvardaki resimler ile ilgiliyiz. Bir de hazır kimse yokken ben bir coştum; cama yaklaşıp Einstein acaba böyle sarkmış mıdır deyip sarkarak caddeye baktım.
Koltuklara oturdum, masanın örtüsü gözüme yamuk gözüktü, düzelttim. Karnesine, pasaportlarına, nobel ödülünün olduğu camlı büfeyle burnumu yapıştırmak suretiyle yakın temasa girdim. Bu arada ablam yapma etme diyor da nafile.
Adettendir müze anı defterine duygularımı yazdım. Bu arada defterin durduğu tabla aslında onun çalışma masasının aynısı imiş. Böyle masada insan nasıl çalışır filan diye söylenerek alt kata indik.
Broşürleri bırakıp çıkacakken görevli hanım bizi eliyle çağırdı ve masasının üstündeki kameraları gösterdi. O dakikalardaki rezilliği varın siz düşünün. Şöyle bir kadına baktım bir de ablama baktım ( ki ablam daha sinirliydi ve haklıydı onu dinlememiştim) Ortamı yumuşatmak için hemen atladım; pardon! şunlar ne kadar, almak istiyorum, dedim. Kadına kendimi ancak satış mağazasından alışveriş yaparak affettirebilirim gibi gelmişti. Neticede durumu anladı gülmeye başladı ve bizde ferahlayıp şehrin sokaklarına kendimizi attık.
Okul yıllarında tanıştığı sonradan iki oğlunun annesi olan Milevayla büyük aşk yaşamışlar. Aslında Mileva Einstein’ın gölgesinde kalmış bir süper beyin! Birlikte okudukları Zürih Politeknik Üniversitesine kabul gören ilk kadın öğrenci. Notları çok çok iyi, düzenli, bir ayağı aksadığı için okulda alay konusu olmaya bile aldırmayan hırslı bir Sırp kız Mileva!
Mileva ile birlikte hazırladıkları onca fizik tezi ve makalelerde onun adı hiç geçmemiş. İlk üniversite dersini bile Mileva’nın el yazısı ile hazırladığı notlardan verirmiş. Hatta o yıl dostları Habicht ile beraber, ultra hassas volt ölçeri icad edip, patentini almışlar. Mileva’nın adı burada da geçmemiş. Kendisine bu konuyu soran ailesi ve dostlarına Mileva mektuplarında şöyle cevap vermiş
, Adım neden geçsin? İkimiz aynı kişiyiz!
Anlayacağınız Mileva’nın katkıları görmezden gelinmiş. Einstein’ın gölgesinde kalmış.
Ahh be Milevacım işte hep o gözü kör eden aşk, toplumun dayattığı kocandır he de geç, hep bunlar toplumun dayatması.
Einstein ve Mileva evliyken, Elsa Löwenthal adında bir kadınla yakın bir ilişki kurdu. Bu durum Mileva için büyük bir acıydı ve sonunda boşanmalarına yol açtı.
Elsa da kim dediniz değil mi? Einstei ‘ın uzaktan kuzeni.
Aslında karısı evlilikleri boyunca aralarındaki yakın ilişkiyi biliyormuş. Mileva bir müddet çocukları için katlanmış.
Einstein ise iki oğlu olmasına rağmen severek evlendiği Mileva’dan, Elsa ile evlenebilmek için boşanmak istemiş. Fakat Mileva dişli çıkmış, hayır demiş, boşanmıyorum. Madem boşanmıyorsun şartlarım budur deyip bizim çapkın deha bir not bırakmış. Uzun uzun saymayacağım ama kadını resmen kendi işleri için kullanmayı amaçladığı bir liste.
Mileva bu şartları da kabul etmiş dayanmış fakat bir müddet sonra boşanmışlar.
Bu kez Mileva bir mektup ve tek bir şart yazmış; şayet bir gün Nobel ödülü alırsan parasını bana vereceksin! Einstein Nobel’i kazandığında geç de olsa parayı vermiş.
Einstein’ın oğlu Eduard şizofrenmiş. Oğlunun tedavisi için o güne kadar tek kuruş vermeyen kocasından nihayet para gelince Mileva üç daire almış. Birinde oturup diğerlerini kiraya vermiş. Özel ders verdiği parayla yaşamaya gayret etmiş ve oğlunu kliniğe yatırmış. Sonraları iki evini satıp hastahane giderlerini ancak karşılamış.
Nihayetinde hayatı sefil vaziyette sonlanmış.
Oğlunu hastanedeyken öldüğü tarihe kadar Einstein’ın sadece bir kez ziyarete gittiği söylenir. Şahsi fikrimi söylüyorum bunun adı; terbiyesizlik ve vicdansızlıktır. Kusura bakmayın dünyanın en büyük beyni olabilirsiniz ama baba olamamışsınız bay Einstein! (nasıl bir kızdıysam şu an)
Diğer oğlu Hans ile de arada sırada yazışırmış çok şükür ki. Günahını almayayım da bu çocuklarla görüşmeme olayında Elsa ‘nın parmağı olabilir gibime geliyor.
Peki oğul Hans’a ne oldu? Google da araştırdığıma göre; babaya mesafeli yaşadı ve öldü. Hans’tan olma torunları ise halen hayatta dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşıyor. İçlerinden sadece biri dedesi gibi fizikçi, diğerleri sıradan hayatlar yaşayan hatta bunun zorluğunu yaşayan insanlarmış.
Elsa ile evlenen Einstein ‘ın maalesef ki yine çeşitli kadınlarla gönül ilişkileri olmuş. Ama yine de Elsa’yı gerçekten de çok sevmiş.
Buraya kadar ailesi ve kadınlardan bahsettim ama böyle bir zekayla yaşamak kolay değildir, kabul ediyorum. Sürekli beynin içinde dönen duran düşünceler insanı yer bitirir. Üstelik dünyanın en karmaşık dönemi olan 2. dünya savaşına ne denk gelen bir yaşam. Savaş ve Einstein’da bambaşka bir detay onun araştırması da size kalsın.
Başlığı doğru okudunuz. Son sözlerini ana dili Almanca mırıldanan Albert Einstein 1955 de öldü.
Aile dostu Otto, vasiyeti üzerine 24 saat içinde yakılma işlemini ayarlamış.
Böylece koca deha dünyadan hiçbir somut iz bırakmadan ayrılmış.
Ölür ölmez otopsisi yapılmış ancak neden otopsi yapıldığı bir sır, ayrıca raporu da kayıpmış.
Bir tek rapor değil onun beyni de kayıpmış. Yanlış okumadınız beynini otopsiyi yapan doktor bir kavanoza koyup almış. Oğlu ve arkadaşı Otto buna kızsa da dava açmamış.
Doktor ne mi yapmış tabii ki incelemeye koyulmuş.
Tüm zamanların en büyük formülü e = mc2 yi bulan beynin bizimkinden bir farkı var mıydı?
Dr. Harvey, beyni 240 parçaya ayırarak, kavanozlarda özenle saklamış. Bazı parçaları önemli bilim insanlarına göndermiş. Fakat o dönemin bilim dünyası onu farklı ve özel yapan bir şey bulamamış. Sadece bir bütün olarak Einstein’in beyni normal koşullarda 1,4 kg. olan insan beyninden yüzde 12 oranında daha hafifmiş.
Yıllar sonra beyninden alınan örnekleri inceleyen nörologlar, ilgi çekici özelliklere rastlamışlar. Düşünce için gerekli sinirleri besleyen “gliyal hücre” sayısının fazla olduğunu belirlemişler. Uzmanların yaptığı araştırmalarda 15 daha geniş bölümler keşfedilmiş. Sylvian fisürünün, beyindeki bilgi alışverişini kolaylaştırdığını; parietal lobun ise, matematikle ilgili yeteneği ve uzay-mekân bağlantısı kurma yetisini artırdığını belirtmişler.
Albert Einstein, sadece dünyaca ünlü bir fizikçi değil, aynı zamanda sıra dışı bir yaşam tarzı ve kişiliğe sahip bir insan.
Yazımın bu kısmında, Einstein hakkında belki de daha önce hiç duymadığınız bazı ilginç gerçekleri sizlerle paylaşacağım.
Küçük Einstein, 6 yaşında özel keman dersleri almaya başladı ve boş zamanlarında keman çalmayı çok seviyordu. Müzik, hayatı boyunca ona keyif ve huzur kaynağı oldu.
Einstein’ın bilim dünyasına girişinin ilham kaynağı, beş yaşındayken babası tarafından hediye edilen bir pusula oldu. Bu pusula, onu evrenin gizemlerini keşfetmeye ve fizik yasalarını anlamaya teşvik etti.
Her deha gibi Einstein’ın da bazı zorlukları oldu. Onaltı yaşında üniversiteye giriş sınavında başarısız oldu ve bir yıl sonra tekrar sınava girerek kabul edildi.
1933 yılında, Einstein, Türkiye’de bilimin gelişmesi için Atatürk’e bir mektup yazarak bilim insanlarına daha fazla imkan sağlanmasını talep etti. Atatürk bu mektuba olumlu cevap verdi ve Türkiye’de bilimin ilerlemesi için önemli adımlar atıldı.
Albert Einstein’ın Son Vasiyeti:
Einstein, tüm mal varlığını Kudüs’teki Yahudi Üniversitesi’ne bağışlamayı vasiyet etti.
Einstein, yüzme bilmemesine rağmen tekne sahibi olmayı seviyordu. Denizin ve doğanın tadını çıkarmak için teknesiyle sık sık gezilere çıkıyordu. Yüzme bilmemesine çok şaşırdım ya siz?
Einstein, araba kullanmayı hiç öğrenmedi ve hatta hiç bir zaman öğrenmeye bile teşebbüs etmedi. Ulaşım için genellikle yürüyüşü ve toplu taşımayı tercih etti. Buna daha da çok şaşırdım doğrusu.
Einstein’ın en sevdiği bilim insanı Galileo Galilei, en sevdiği yazar ise Fyodor Dostoyevski’ydi. Bu iki ismin de Einstein’ın düşüncelerini ve eserlerini etkilediği bilinmektedir.
Einstein, büyük ihtimalle disleksi olduğu için isimleri, tarihleri ve telefon numaralarını hatırlamakta zorlanıyordu.
İsrail’in kurulunca Einstein’a ülkenin ilk cumhurbaşkanı olması teklif edildi. Fakat Einstein bu teklifi nazikçe reddetti.
Einstein, İsrail’in paralarının üzerine resminin koyulmasına karşı çıktı, fakat buna rağmen resminden basılan paralar uzun yıllar kullanıldı.
1921 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazandığında, Einstein ödülün haberini getiren kuryeye bahşiş olarak iki not kağıdı verdi.
Bu notlar, mutluluğu anlatan ilham verici sözler içeriyordu ve 2017 yılında yapılan bir açık artırmada 1,56 milyon dolara satıldı.
1930’lu ve 1940’lı yıllarda politik görüşleri ve barışçıl aktivizmi nedeniyle FBI tarafından takip edildiğini biliyor muydunuz?
Komünizmle bağlantılı olduğu düşünülen Einstein, yıllarca izlendi ve telefonları dinlendi, mektupları okundu. Bu durum, Einstein’ın özel hayatını ve çalışmalarını önemli ölçüde etkiledi.
Einstein’ın dil çıkaran fotoğrafı, dünyanın en ikonik fotoğraflarından biridir. 1955 yılında Princeton’da bir etkinlikten ayrılırken çekilen bu fotoğraf, Einstein’ın mizah anlayışını ve özgür ruhlu kişiliğini yansıtır.
Bu fotoğraf, sadece bir eğlence anı değil, aynı zamanda otoriteye karşı bir isyanın da sembolü olarak yorumlanır.
Bahşiş olayını yine dönme ihtiyacı hissettim. Olay şöyle gelişmiş;
Otel odasına bir mesaj getiren kuryeye bahşiş verecek para bulamadığı için bu iki kağıdı veren Einstein, kuryeden bu notları saklamasını, gelecekteki değerlerinin standart bir bahşişten çok daha fazla olacağını söylemiş.
İlk notta; “Sakin ve mütevazı bir yaşam, başarı peşinde koşmanın neden olduğu daimi huzursuzluktan çok daha fazla mutluluk getirir.” yazılıymış.
İkinci notta ise; ” İrade varsa bir yol da vardır” yazılıymış.
Einstein’ ın yaşadığı İsviçre Bern’ deki Bern Einsteinhaus müzesine buradan ulaşabilirsiniz .
Sevgiyile kalınız…
Beni instagramdan takip etmeniz için şu linki tıklamanız yeterlidir.
http://www.instagram.com/pustoodunya
Bu yazıda faydalandığım kaynaklar :
Einstein /Düşünmenn Keyfi /Françose Baliba
Hıstory Channel belgeseli
Dahi belgeseli
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.
12 Comments
Cok guzel bir yazi, cok sey ogrendim. Yorumlara uzuluyorum sadece. Einstein olalim da aile hayatimiz eksik kalsin. Bildigimiz model hep ayni. O kaliba mi girmeli dehalar da? 55 sene evli kalip biri mutfakta digeri kahvede omrunu tuketen iki kisi iyi anne-baba olur ama Einstein, Ataturk deyince akla gelmemeli bile bunlar. Ben de bu yorumlara sasiriyorum.
selamlar , ne kadar doğru tarif etmişsiniz. dünyayı değiştiren i hayatımızı kolaylaştıran kişiler onlar . Eleştirilecek kısımları elbet oalcak ama normal insanların hayatlarında olmuyor mu ??? onlar da insan netice de …
Keyifle okudum ben de. Çok akıllı ama bir aile hayatını idare edememiş
Okuması çok keyifli ve bilgilendirici bir yazı olmuş. İsviçre’de görülecekler listemize aldık, teşekkürler…
Elinize sağlık, severek okudum ? vay Einstein vay dedim kendi kendime ?.
Dünyada söz sahibi olmuş büyük bilim insanlarının sosyal, aile hayatlarında çok da başarılı ve istikrarlı olamadıklarını görüyorum. Bu olgu ile ilgili bir araştırma yapılmış mıdır ki? ?
Kimbilir belki uzmanlar araştırmışlardır , incelemek lazım
Çok güzel bir anlatım ile bir solukta okudum, Einstein in hayat hikayesini anlatan bir film seyretmiştim, fizikçi eşinin başarısı azımsanamaz, izlerken de çok kızmıştım kadının davranışına :))
Çok ilgi çekici bir yazı olmuş, hem bilgilendim gem eğlendim :) Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın yatar demişler :)
Günün birinde İsviçre’ye sıra gelir de gidersem Einstein’ın evine mutlaka uğrayacağım.
teşekkür ederim , beğenmene sevindim .
teşekkürler çok güzel bir yazı
beğenmenize sevindim , okuduğunuz için ben teşekkür ederim .
Einstein Büyük beyin