Bu yazı Marş Mira yürüyüşü ile ilgili sorulara cevaben hazırlanmıştır.

- Nasıl katılabiliriz?
- Nerede konaklarız?
- Ne yer ne içeriz?
- Yanımıza ne götürelim?
- Ulaşım, sağlık, temizlik nasıl olacak?
Bütün bu konulara değinmeye çalıştım. Yine de kafanıza takılanları yorumlarda sorarsanız size hemen dönüş yaparım..
Konuya MarşMira denilen bu yürüyüş nedir, tarihçesi nedir onu anlatarak başlamak istedim.
MarşMira nedir?
BM tarafından güvenli ilan edilen Srebrenitsa bölgesinden Sırp kuvvetlerinden kaçmak isteyen 15.000 civarında Boşnak dağlara yönelerek beş gün boyunca yürümüşler. Yoğun Sırp bombardımanı altında orman içlerinden gece gündüz kurtarılmış bölge Tuzla’ ya ulaşmaya çalışan gruptan ancak beşbini bunu başarabilmiş.
Kaçamayan diğer Boşnaklar ise maalesef 11 Temmuz 1995 ile 17 Temmuz 1995 tarihleri arasında (yaklaşık 8 binden fazla genç ve yetişkin erkek ) katledilmiştir.
Uzun yıllar bahsi geçerken “Ölüm Yürüyüşü” olarak adlandırılmış doğal olarak. Artık bu yolculuk barış yürüyüşü yani “MarşMira” adı altında her yıl uluslararası katılım ile Srebrenitsa’ da ve bu yürüyüş yolunda hayatlarını kaybedenleri anmak için tekrarlanıyor. Üç gün süren 110 Km’ lik bu yürüyüşe isteyen herkes katılabiliyor.


O insanların yürüdüğü zaman içinde bulundukları psikolojiyi bizler asla anlayamayız. Ancak onların yürüdüğü yolda yürüyüşe katılırsak fiziksel olarak yaşadıklarını hissedebiliriz. Dünyaya barış, hoşgörü, birarada yaşam ve en önemlisi bu yolda hayatını kaybedenlerin hiçbir zaman unutulmayacağı mesajı vermekte katkımız olabilir.

Marş Miraya nasıl katılabiliriz ?
Yürüyüşe katılma kararı aldıktan sonra bilet bakmaya başladık. O tarihlerde uçaklar bayağı pahalı olduğundan gitmek isteyenlere önerim önceden alınız. Biz Belgrad’ a gidelim orda biraz gezer sonra Bosna’ ya geçeriz, dedik ve biletlerimizi aldık. Sonra detaylı araştırmalar yapmaya başladık. Türkiye’den bir grup gönüllü kişinin Marş mira Türkiye diye bir grup kurduğunu gördük. İnternet sitelerinden kendilerne ulaştık. (Site adreslerini yazının sonunda bulabilirsiniz. )
adı altında gittiğini gördüm. Hemen irtibata geçip katılmak istediğimizi bildirdik. Onlarda bizim adımıza kayıt yaptırdılar.


Marş Mira’da süreç nasıl işliyor?
İlk yapılması gereken internet sitelerine girmek incelemek olsun ki içiniz rahat etsin. Sonrasında verilen cep telefonu numaraları, e-mail ile katılmak istediğinizi bildirmeniz yeterli. Sonra yapılacak iş uçak biletinizi almak. Arkadaşlar sabırla bilgi veriyorlar. Sizin kesin kararınızdan sonra da isminizi Bosna’ da kayıt bürosuna bildirilmeleri ile süreç ilerliyor. Katılımcıların listesini yaklaşık 1 ay öncesinden Bosna’ya bildiriyorlar. Siz yine de gitmek istediniz ama diyelim 2 hafta kala kesin kararınızı verdiniz yine de sorun, mutlaka bir çözüm üretirler.
Marşmira Türkiye ekibi hizmeti nelerdir?
- Saraybosna’ dan yürüyüşün başlayacağı Nezuk ana kamp alanına götürüyorlar.
- Çadırların kurulduğu alanlarda wc, duş, sabah kahvaltısı ve akşam yemeği sağlıyorlar.
- Katılımcılar sabahları yürüyüşe başlarken çadırlarını, çantalarını ekip görevlilerine teslim ediyorlar. Görevliler araçlar ile akşam ulaşacağınız diğer kamp alanına getiriyorlar.
- Ben geldim ama yürüyemiyorum meğer ne zormuş, ayağım su topladı, ayakkabım vurdu diyebilirsiniz. Merak etmeyin sizi yarı yolda bırakmıyorlar. Araç ile bir sonraki kamp alanına ulaştırıyorlar. Bizim gözlemlediğimiz çok sayıda yürüyemeyen vardı. Biz üç günün tamamını rahatça yürümemizi biraz antremanlı oluşumuza biraz da ayakkabı seçimimize bağlıyoruz. (Yine gelicem bu konuya)
- Yürüyüş bitiminde yine sizi Saraybosna’ ya bırakıyorlar.
- Yaptıkları bir diğer hizmet ise yürürken geçilen köylerdeki çocuklara şekerleme, oyuncak, Türk bayrağı dağıtmaları. Daha ne yapsınlar artık değil mi?
Marşmira Türkiye hizmet bedeli ne kadar ?
Ekip her ne kadar gönüllü bu işi üstlense de bütün bunlar bir maliyet malumunuz. Ulaşım, yemek, hediyelikler, kamp yerleri ücreti gibi masraflar katılımcı sayısına bölünerek hesaplanıyor. Ekip lideri arkadaşlara ücret teslim ediliyor. 2017 MarşMira’daki üç günlük yürüyüşte çadır, ulaşım, yemek dahil olmak üzere 45 eur verdik. Tabii ki her katılımcı kendi uçak biletini gidiş-dönüş almak durumunda.
MarşMira’ ya giderken yanımıza alacaklarımız nelerdir?

Marşmira 3 gün boyunca dağlarda olacak toplamda 5 gece açık havada konaklanacağı için çadır ilk alınacak malzeme. Çadır işini ayarladıktan sonra sitelerinde yazılan listeye baktık ve ona göre hazırlığımızı yaptık. Açıkcası bir sürü konserve almıştık, almasaymışız da olurmuş ama siz yine de alın. Yanınıza az bir şey de olsa zeytin alınız, lipton çayınızı atın ağırlık yapmaz netice de. Islak mendil bolca alın ama fazla abartmayın. Tıbbı malzemeye gerek yok, şahsi ilacınız dışında. Merak etmeyin 7/24 hizmet veren sağlık ekipleri kamp alanlarında ve yürüyüş boyunca var. Ne olur ne olmaz yanınıza Wc kağıdı alınız. Netice de çayır çimen geze geze işinizi göreceğiniz durumlar olacak.

Ayakkabı …
Giyecek mevzusundan çok ayakkabı önemli bence. Ayakkabı mutlaka trekking ayakkabısı olmalı!
Mümkünse de piyasadaki en iyisi ya da en iyisine yakını seçilmeli. Bu konuda satıcı firmalar nerede ne kadar yürüyeceğinizi sorup ona göre veriyorlar. Parası sizi korkutmasın aldığınız bu ayakkabılar dayanıklı olduğu gibi ayak sağlığı kadar önemli bir şey yok. Ayağınız vurduğunda arkasındaki acıyı hatırlayın. Nasıl? Şimdi hak verdiniz bana sanıyorum. Yürürken destek olması açısından yine trekking malzemeleri satılan yerlerde bulabileceğiniz baton almanız salık veriliyor. Biz daha önceki deneyimlerimizden gerek olmayacağını düşündük ve almadık. Yolda ağaç dallarından onu da sadece 1 gün kendime bir arkadaş yaptım. Unutulmaması gereken diğer önemli malzeme mat ! Bilmeyenler için açıklayayım çadırın içinde yere serdiğiniz materyalin adı mat. Hem alttan soğuk almamak hem de biraz da yumuşak olması için kesinlikle iyi bir mat alınmalıdır.
…

Biz mat ve uyku tulumunu arkadaşımdan ödünç almıştık, siz de para verip almayın önce etrafınıza bir sorun belki birilerinde vardır. Devir hesap devri… Çadır, kamp malzemeleri, yiyecek, temizlik, ayakkabı derken günümüz çılgınlığı telefonları kendine dert edenlere geldi sıra. Akşamları kamp alanlarında elektrik sağlanıyor fakat kalabalık olduğundan bazen fişlerde yer olmayabiliyor, normal olarak. O zaman ne yapıyoruz güçlü bir powerbank alıyoruz. Çevre evlerdeki insanlara rica ediyor telefonumuzu şarja koyuyoruz. Kısaca çareler tükenmiyor dert etmeyin. Telefonla haberleşme konusu da ister hat alın isterseniz almayın size kalmış. Ekip liderleri önerilerini yapıyorlar.
Zaten yürüyüş öncesi buluşma ve tanışmalar düzenleyip sunum yapıyorlar. Bizim gibi hiç katılamayıp olaya bodoslama atlamak zorunda kalsanız bile unutmayın her zaman bir çözüm vardır. Şahsen benim ne hat almak gibi, ne de şarjımın bitmesiyle ilgili hiç derdim yoktu. Orada bulunma amacına odaklanmıştım. Zaten o amaç olmasa o sıcakta beni kimse o yolu yürütemezdi. Ama ne oldu biliyor musunuz, hep şans yüzüme güldü internette buldum, şarjda buldum. Maceralarım diğer yazıda linki yazının sonuna bırakıyorum.

Banyo konusu ise kamplarda kurulan seyyar duş ya da civar evlerin banyolarını kullanmak ile çözülüyor. Bu konu katılımcılar arasında can sıkıntısı yaratsa da bize yine hiç dokunmadı. Ben kafama 5 gün yıkanmak mümkün olmayabilir diye yerleştirmiştim. Fakat gelin görün ki gün pür-i pak gezdik.
Marşmira’ da ne yeyip ne içeceğiz?
Kahvaltılık malzemeler bol bol geliyordu. Ama sıcak su bulmak pek mümkün değildi hani çay kahve bağımlılarına söyleyeyim. Aklınıza ne gelirse vardı; reçel, şokella, ezme, avjar (vatanındayız netice de), peynir daha neler neler geldi. Onca kalabalığa yetti. Biz yedik mi peki? Sadece ilk sabah yedik sonraki sabahlar yol kenarında dağıtılan sandviçleri yedik. Öyle büyük ve lezzetliydi ki hiç kahvaltı masasına yanaşmadık bile. Bizim yanımızda poşet çaylar olduğundan sıcak su bulup buluşturduk, keyifle her sabah kahvaltı ettik.


Yol boyunca ise dağıtılanları ise nerden başlayıp sıralasam acaba? Su dağıtımı belirli aralıklarla yerleşmiş ekiplerce yapılıyor. Zaten çeşmelerde var, kendi şişenizi doldurabilirsiniz. Elma, muz dağıtanlar en sevindirenlerdi. Ben hayatımda öyle güzel elma yemedim ya da o an bana öyle geldi. Öyle bir tane al filan da yok istediğin kadar al. Tahminimce tonlarca dağıtılmış olmalı. Meyve suları, cola, bisküvi, gofret dağıtıldı. Yine bunlarda sınır yok istediğin kadar al. Ama çok dikkat ettim, hiç açgözlülük edip üçer beşer alana rastlamadım.
Marşmira’ da öğlen yemekleri nasıl?
Gelelim en can alıcı konuya. Boşnak halkını nasıl bilirdiniz, diye sorsam? Birçoğunuz yemeklerini, müziklerini biliyordur ve misafirperver oluşları da bilinenen özelliklerindendir. Bir göçmen olarak adetlerimizi özelikle misafire karşı yapmamız gerekenleri çok iyi bilmeme rağmen yine de şaşkınlıktan dilimi yutacaktım. Neden mi? Size bu yürüyüşe altıbin kişinin katıldığını söylemiş miydim? O altıbin küsur kişiye sorulsa abartısız hepsi kahve ikramından aldığını söyleyeceklerdir. En az bir ya da birkaç kez kahve içmişlerdir.

Bu kadar insana gönüllü, parasız sizin bildiğiniz şekli ile Türk kahvesine benzeyen o meşhuuur Boşnak kahvesi dağıtıldı arkadaşlar.


Peki kahveyi dağıtan kim?
Civarda yaşayan köylüler. Civar demem hemen oracıkta bir köy sanılmasın. Onlar da yol güzergahına kilometrelerce yürüyerek gelenler. Ya da yolun üstündeki ev sahipleri kahveyi kapı önünde pişiriveriyor. Yazık kıyamam bizlerin çay sevdiğini bildiklerinden Türk bayrağını görür görmez çay da var, diyorlardı. Pek aklınıza yatmamış olabilir ama fotoğraflarda göründüğü üzere odun ateşi üzerinde kazanda pişeninden tutunda, kahve makinası pişene, kulplu fincandan karton bardağa kadar farklı biçimde kahve içmişliğimiz var.
İnsanlar sadece kahve dağıtmıyorlar, kapı önlerine buz gibi su çıkarmışlar ya da ağacından kopardığı armutları küçücük bir leğene koyup lütfen alınız diyorlar. Tarlasından salatalık koparıp getiren teyzeden, baklavayı saklama kabına doldurup sonra yersiniz diyene kadarı var. Ah o mis gibi ahududular geldi aklıma…
Örneğin; ikindi saati sağdığı keçisinin sütünü illa için diyen bayanı unutamam. Bir türlü ikna edemedik dayadı önümüze böreği, üstüne pasta ve kahve getirdi evin gelini…
Marşmira’da Akşam yemeği
Yine MarşMira ekibi tarafından hazırlanıyordu. Fakat biz onu da hiç göremedik o yüzden ne yediler ne içtiler bilmiyorum. Neden görmediğimize gelince yürüyüşte herhangi bir aceleniz yok. Yavaş yavaş yürüyebilirsiniz, size kalmış. Ancak belirlenen rotada sadece mayınlı bölge uyarılarına dikkat ederek yürümelisiniz. O yüzden biz yol boyu tanıştığımız insanlar ile konuşa konuşa, kah manzaranın doyumsuz güzelliğini izleyerek, kah dinlenerek akşamı ediyorduk. Kampa bir geliyorduk ki tabak çanak toplanmış. Ama aç kaldık sanmayın yolda dağıtılan yiyecekler ile fazlasıyla doyduk.

Bu sayede kendi gücümüzü de anlamış olduk. Çünkü 3 gün boyunca yürümek çok da kolay değil. Öyle kahve, baklava börek anlattım diye laylaylom gezmişler sonucu çıkmasın, aman diyeyim. Ayrıca keşke yapabilseydik de hiçbir şey yemeden bu yürüyüşü tamamlasaydık. Ben, ablam Türkan ve Derya yol boyu da öyle çok yemedik. Hava çok sıcaktı ve biz sürekli kendi aramızda “ya o insanlar günlerce aç susuz nasıl yürümüşler” diye konuştuğumuzdan olsa gerek yemek ikinci planda kalmıştı.

Hem de o insanlar bilinmezliğe, bütün yaşadıklarının izlerini içlerinde taşıyarak yürüdüler. Ayaklarında ayakkabısı olmayanlar varmış, olanların da dağlara çıkınca parçalanmış.
…
Aylardır üstünde aynı kıyafet, hiç yıkanmadan, hiç güzel bir söz duymadan hiç gülümsemeden geçen günler, geceler… Aslında direkt ölüme yürüdüklerini de biliyorlardı ama içlerinde hep bir umut vardı demek. Yoksa bu işi başaramazlardı. Kuvvetli olup birbirlerini desteklemeselerdi yürümeyi başaran o 5 bin kişi Srebrenitsa da olanları kimselere anlatamayacaktı.
Biz orda o sıcak havada aman susuz kaldım, su kamyonu nerde derken onlar hangi taraftan ateş edileceğinin hesabını yapıyorlardı.


Biz Avusturyalılar, Amerikalılar bugün muz getirdiler mi acaba diye düşünürken onlar belki aylardır değil muz, ekmek yememişlerdi. Bir parantez ile öğrenince şok olduğum bilgiyi paylaşmak isterim. Bu Sırplar Srebrenitsa ve diğer yerlerde esir tuttukları insanlara tuz vermezmiş. Bir lokma yiyecek önlerine atar ama hepsinin tuzsuz olmasına dikkat ederlermiş. Sebebi ise vücudumuz tuzsuz kalınca direncimiz düşüyormuş. İstediğiniz kadar yeyin, su için ama belli bir zaman sonra iflas bayrağını çekiyormuşuz, yapımız böyleymiş.
Neyse vicdansızlıkları onların olsun ben konuya döneyim, biz bu ruh halinde iken pek yiyemedik demiştim ama özetlersek kampta yemek veriliyor. Ayrıca yanımda konserve götürürüm derseniz, iyi yaparsınız derim.
Akşam oldu çadırlar kuruldu alabilen duşunu aldı diyelim kamp alanını saran o sessizlik var ya ahh işte o çok güzeldi. Bosna’ nın dağlarından gelen çiçek kokusu ile sabahın beşinde uyanmak nasıl güzeldi.
Son söz
Yapabilen, benim sağlık sorunum yok diyen, vakti olan herkesin bu anlamlı yürüyüşe katılıp yapılan vahşeti unutmayacağımızı, unutturmayacağımızı dünyaya duyurmaya davet ediyorum.
Diğer Bosna yazılarımın listesini de aşağıya bırakıyorum. Güzel Bosna’nı herkesin bir gün görmesi dileğimle.
- Türkiye’den katıldığım organizasyon burada
- MarşMira’da benim yaşadıklarım burada
- Savaş Tüneli hakkında yazdıklarım burada
- Savaş hakkında merak ettikleriniz burada
- Srebrenitsa hakkında merak ettikleriniz burada
- Mostar köprüsü hakkındaki yazım burada
- Drina köprüsü hakkındaki yazım burada
Sevgi ile kalınız …
Böyle acı bir olayın tekrarlanmamasını dilerim . Kaleminize sağlık .
Teşekkür ederim, umarım dünya bir daha böyle bir vahşete şahit olmaz.
Yüreğine sağlık. Yüreğim sızladı ben okurken. Dünya bu yaşanan vahşete kör ve sağır kaldı. İnşallah 2018 de beraber yürümek nasip olur.
Ayağınıza sağlık kaleminize sağlık.
2014 de ben de Marš Mira ya katıldım. Ilk kez orada Caner ve arkadaşları ile tanışmıştım.Sagligi elveren herkesin ; bu savaşı ve yasanan soykirimi daha iyi anlayabilmesi için mars miraya katılması lazım.
Yasananlari unutmamak ve unutturmamak icin !!! Unutulan soykirim tekrar yapilir!!
Not: Bu yıl tekrar katılmak istiyorum insallah tekrar nasip olur bu anlamlı yürüyüş. (Moja ime Bahar -Behara)
Allahimanet
Çok güzel anlatılmış,bende bir Boşnak olarak bu katliamı kınıyorum onca çocuk yaşlı genç nasıl bu şekilde öldürülebilir aklım yüreğim kaldırmıyor ağlayan annelerin yüreği nasıl dayanıyor Rabbim yardım etsin sabır versin, bugün bir videoda bir anne ben eşimi çocuklarımı kaybettim yaşamıyorum ki bulutlardayım sanki diyordu çok üzüldüm 😢😢onlara kavuşacağım günü bekliyorum diyordu, bizde lanetliyoruz Rabbim birdaha yaşatmasın, kalanlara sabır versin inşallah 😔😔😔
Amin, aileler sabır diliyoruz. yaşananlar bir daha tekrarlanmasın diye dua ediyoruz. elimizden gelen budur sadece:(