Tren gayet güzel, sessizdi yol boyu manzara muthisti. Trende yaptığımız en güzel hareket orada bulduğumuz unutulan dergideki metro haritasını yırtıp almak oldu doğrusu 🙂
Beyaza bürünmüş ormanların arasında şehre yaklaşırken dev bacalar ve acayip bir duman göründü. Fakat bu sanıldığı gibi sanayi bacasından çıkan pis duman değil şehri ısıtmak için ısıtılan suyun dumanı. Evet evet koca Metropol o korkunç soğuk ile bu şekilde baş ediyormuş. Kaloriferler bu sıcak suyla çalışıyormuş. Ücreti de cüziymiş. Ne güzel değil mi?
….
Moskova Metrosunda kaybolmak ya da kaybolmamak
Dersime çok iyi çalışmışım ki dışarı çıkar çıkmaz hangi yöne yürüyeceğimi biliyordum. İlk gün önemli tabii sonra kaybolmak serbest ama ilk gün insan yatağını yurdunu hemen bulmalı. Arbat caddesi üzerindeki “Da hostel” e geldik fakat girer girmez beğenmedik. Odamiza yerlesir yerlesmez çay ictik ve kostur kostur sokaklara atıldık. Dedim ya hostel i begenmedik diye 5 dk icinde oylama yaptik ve sonuc bu gece kalalım yarın baska yer bulalım. İnternetin gözünü seveyim şıp diye yeni hosteli belirledik . Meğer arka sokagimizdaymıs. Orayı bulana kadar içimizde bir korku “ya yer yoksa ? nasıl kalırız o pis kokulu yerde” diye . Ama kapida sevimli bir kız karşıladı bizi ; öyle böyle derken derdimizi anladı yarın oraya taşınıyoruz fakat önce alt katta bir teyzenin ev gibi mekanında bir gece kalmalıyız sonra ust kata yeni hostele terfi edeceğiz…. Bizde şu an durumlar karışık neyse ki Kremlin in yolunu biliyoruz. Haritaya bakınca şuracıkta gibi ama caddeler o kadar geniş ki, karsiya geçme icin belirli yerlerdeki at geçitler kullanılmak zorunda. Haydi buyrun burdan yakın a dostlar yürü babam yürü…

İlk gün derece -13 , donduran bir rüzgar ve bilmediğimiz bir yerde karanlıkta yürüyoruz. Kalabalık nereye biz oraya. Vee işte karşımızda kırmızı dev duvarlar, dibinde mavi ladin çamlar , ışıl ışıl heryer… Hadi ne duruyorsun fotoğrafımı cek diyor yani … Moskova da bu mümkün mü peki – Hayır – kimse elini cebinden özellikle eldiveninden çıkarmak istemiyor. Ama manzara çok cekici hemen şakır şakır telefonlara saldırdık. ilk anımız bu sekilde kayıtlara alındı . Hemen o ışıltının yaninda Gym diye yazilan bizim gum diye okuduğumuz, Rusların gum dediği bir alisveris merkezi var. Sağolsun ısıttı bizi, yemekte yedik.
…

Ne yedik : 4 mantar corbasi , 1 somon , 1 salata , sosu ayri para turk lirasi ile 36 tl ye 4kisi yedik. Çorba insanı nasıl da güzel ısıtıyor. Dışarıda bizi bekleyen geri dönüş yolu uzuyor da uzuyor ama ne çare gidecegiz bir an önce Kremlin meydanindan uzaklasmaliyiz. Geceyarısı olmuş , oysa saat erken ama gitmeliyiz … Yorulduk biz çok yorulduk … Karman çorman yazım icin Özür dilerim sevgili dostlar , tabletten ayzmak zormuş 🙁
Günün sözü : erken kalkan erken yol alır.
Günün özeti : Metro da şaşılıp kalındı, Kızılmeydan’ da daha çok şaşılıp kalındı, dışarısı soğuktu, hostel kokuyordu, ama keyifler tam ayarındaydı.
Sayılarla gün : 13.7 km – 18343 adım yüründü
Okurken sanki bende orda sizinle birlikteymişim gibi hissetimm. Kare kare canlandırdım her bir satırını.. çok güzel.. devamını heycanla bekliyorum 🙂
Bu Cuma ben de oralardayım inşallah. Keyifle okudum yazınızı, umarım ben de cok eglenirim. 🙂
Sevgiler
eğleneceksin hiç kuşkunuz olmasın 🙂