Einstein…
1879 da çok büyük ve şekilsiz kafası olan bir bebek doğar. Zamanla düzeleceğini söyleyen doktorlar haklı çıkarlar, düzelir. Bu kez de 4 yaşına kadar konuşamayan bu çocukta ailesi zeka geriliği olduğunu düşünür. Küçük Einstein hakkında öğretmenleri bir rapor yazarlar. Aklının bir karış havada, dikkatsiz, dağınık, asosyal olduğunu ve kafasının yavaş çalıştığı yazılıdır.
Einstein ‘ın evinde

Saat kulesinin altından geçerek eve yöneldiğimizde aklımızda Einstein bu teoriyi normal insanların anlayabilmesi için yıllar sonra söylediği şu basit tarif geldi , gülüştük.
“elinizi bir dakikalığına sıcak bir fırının içine sokun, sanki bir saatmiş gibi gelir. Güzel bir kızla bir saat kadar zaman geçirin, bir dakikaymış gibi gelir.İşte izafiyet budur”
Einstein’ ın evine giriş
Kapıdaki görevli şansımıza başka kimse olmadığından broşür versem kendiniz gezebilir misiniz, dedi. ama unutmayın hiçbir şeye dokunmak yok, diye de ekledi. Koşarak Samanyolu’nun bir illüstrasyonunu sunan merdivenlerden çıktık.

İkinci kata çıkan eski spiral merdiven, orijinal halinde imiş. Einstein her gün bu merdivenlerden inip çıkmış. Offf bu çok heyecan vericiydi işte. Einstein ve eşi Mileva’nın oğulları Hans Albert ile yaşam koşulları fotoğraflarla anlatılmış. Mobilyalar yenilenmiş.
Üçüncü katın eklenmesiyle birlikte, Einstein’ın biyografisinin, işinin görsellerle sergilendiği bir bölüm oluşturulmuş. Çeşitli yayınlar, kitaplar ve kartpostallar satışa sunuluyor. Ayrıca, 20 dakikalık bir video hayatın düşünceleri ve çalışmaları tanıtılıyor.

Biz ise kıyafetler, sigarası, kül tabağı, duvardaki resimler ile ilgiliyiz. Bir de hazır kimse yokken ben bir coştum; cama yaklaşıp Einstein acaba böyle sarkmış mıdır deyip sarkarak caddeye baktım.
Koltuklara oturdum, masanın örtüsü gözüme yamuk gözüktü, düzelttim. Karnesine, pasaportlarına, nobel ödülünün olduğu camlı büfeyle burnumu yapıştırmak suretiyle yakın temasa girdim. Bu arada ablam yapma etme diyor da nafile.

Adettendir müze anı defterine duygularımı yazdım. Bu arada defterin durduğu tabla aslında onun çalışma masasının aynısı imiş. Adam değişik biri böyle masada çalışılır mı filan diye söylenerek alt kata indik. ( böyle ayakta yazı yazan çok ünlü birini daha tanıyorum, başka yazıda anlatırım)

Broşürleri bırakıp çıkacakken görevli hanım bizi eliyle çağırdı ve masasının üstündeki kameraları gösterdi. O dakikalardaki rezilliği varın siz düşünün. Şöyle bir kadına baktım bir de ablama baktım ( ki ablam daha sinirliydi ve haklıydı onu dinlememiştim.) ve hemen atladım; pardon! şunlar kaç para, almak istiyorum, dedim. Kadına kendimi ancak satış mağazasından alışveriş yaparak affettirebilirim gibi gelmişti. Neticede durumu anladı gülmeye başladı ve bizde ferahlayıp şehrin sokaklarına kendimizi attık.
Einstein ailesi ve çocukları hakkında az bilinenler
Okul yıllarında tanıştığı sonradan 2 oğlunun annesi olan Mileva ile büyük aşk yaşamışlar. Aslında Mileva Einstein’ ın gölgesinde kalmış bir süper beyin! Birlikte okudukları Zürih politeknik üniversitesine kabul gören ilk kadın öğrenci . Notları çok çok iyi, düzenli, bir ayağı aksadığı için okulda alay konusu olmaya bile aldırmayan hırslı bir Sırp kız Mileva!

Einstein’ın Mileva ile birlikte hazırladıkları onca fizik tezi ve makalelerde onun adı hiç geçmemiş. İlk üniversite dersini bile Mileva’nın elyazısı ile hazırladığı notlardan verirmiş. Hatta o yıl dostları Habicht ile beraber, ultra hassas volt ölçeri icad edip, patentini almışlar. Mileva’nın adı burada da geçmemiş. Kendisine bu konuyu soran ailesi ve dostlarına Mileva mektuplarında şöyle cevap vermiş : Adım neden geçsin? İkimiz aynı kişiyiz!
Ahh be Milevacım işte hep o gözü kör eden aşk, toplumun dayattığı kocandır he de geç, de baskısı bunlar. Buyrun sonuç; cilveli Elsa gelir ve kocanı elinden alır!
Elsa da kim dediniz değil mi? Einstein ‘ın uzaktan kuzeni. Aslında evlilikleri boyunca aralarındaki yakın ilişkiyi biliyormuş. Mileva bir müddet çocukları için katlanmış. Einstein iki oğlu olmasına rağmen severek evlendiği Mileva’dan, Elsa ile evlenebilmek için boşanmak istemiş. Fakat Mileva dişli çıkmış, hayır demiş, boşanmıyorum. Madem boşanmıyorsun şartlarım budur deyip bizim çapkın deha bir not bırakmış. Uzun uzun saymayacağım ama kadını resmen kendi işleri için kullanmayı amaçladığı bir liste.
Mileva bu şartları da kabul etmiş dayanmış ama bir müddet sonra boşanmışlar. Bu kez Mileva bir mektuba tek bir şart yazmış; şayet bir gün Nobel ödülü alırsan parasını bana vereceksin!
…

Albert Einstein Nobel’i kazandığında geç de olsa parayı vermiş. Oğlu Eduard Einstein şizofrenmişve tedavi için o güne kadar tek kuruş vermeyen eski kocasından nihayet para gelince üç daire almış. Birinde oturup diğerlerini kiraya vermiş. Özel ders verdiği parayla yaşamaya gayret etmiş ve oğlunu kliniğe yatırmış. Sonraları iki evini satıp hastahane giderlerini karşılamış. Nihayetinde hayatı sefil vaziyette sonlanmış.
Oğlunu hastanede ölümüne kadar Einstein ‘ın sadece bir kez ziyarete gittiği söylenir. Şahsi fikrimi söylüyorum bunun adı; terbiyesizlik ve vicdansızlıktır. Kusura bakmayın dünyanın en büyük beyni olabilirsiniz ama baba olamamışsınız bay Einstein! (nasıl bir kızdıysam şu an) Diğer oğlu Hans ile de arada sırada yazışırmış çok şükür ki. Günahını almayayım ölmüş gitmiş kadın ama Elsa ‘nın da parmağı olabilir gibime geliyor.

Peki oğul Hans’a ne oldu? Google da araştırdığıma göre; babaya mesafeli yaşadı ve öldü. Hans ‘tan olma torunları ise halen hayatta dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşıyor. İçlerinden sadece biri dedesi gibi fizikçi , diğerleri sıradan hayatlar yaşayan hatta bunun zorluğunu yaşayan insanlarmış.
Elsa ile evlenen Einstein ‘ın maalesef ki yine çeşitli kadınlarla gönül ilişkileri olmuş. Ama yine de Elsa ‘yı gerçekten de çok sevmiş.
Buraya kadar ailesi ve kadınlardan bahsettim ama böyle bir zekaya sahip olmakta kolay değildir, kabul ediyorum. Sürekli beynin içinde dönen duran düşünceler insanı yer bitirir. Üstelik dünyanın en karmaşık dönemi olan 2. dünya savaşına ne denk gelen bir yaşam. Savaş ve Einstein ‘da bambaşka bir detay onun araştırması da size kalsın.
Einstein’ın kaybolan beyni

Dr. Harvey, beyni 240 parçaya ayırdı ve kavanozlarda özenle saklamış. Bazı parçaları önemli bilim insanlarına göndermiş. Fakat o dönemin bilim dünyası onu farklı ve özel yapan bir şey bulamamış. Sadece bir bütün olarak Einstein’in beyni normal koşullarda 1,4 kg. olan insan beyninden yüzde 12 oranında daha hafifmiş.
Albert Einstein hakkında bunları biliyor muydunuz !
- 6 yaşında özel hocalarla keman çalmaya başladığını, boş zamanlarında sürekli çaldığını
- Bilimin hayatına girişinin hediye bir pusula ile olduğunu
- Üniversiteye giriş sınavında başarısız olduğunu
- 1933 de Atatürk’e mektup yazıp bilim insanlarına okumaları için imkan tanımalarını istediğini. Elbette ki olumlu cevap aldığını
- Son vasiyeti üzerine tüm mal varlığını Kudüs’teki Yahudi Üniversitesi’ne bağışlandığını
- Yüzme bilmediğini ama tekne sahibi olduğunu
- Araba sürmeyi bilmediğini hatta hiç öğrenmeye bile teşebbüs etmediğini
- En sevdiği bilim insanının Galileo, en sevdiği yazarın Dostoyevski olduğunu
- İsimleri, tarihleri ve telefon numaralarını hatırlayamadığını
- İsrail’in ülkeye başkan olmasını teklif ettiğini ama onun red ettiğini
- İsrail’in paralarının üstüne resminin koyulmasına itiraz ettiğini ama yine de koyulduğunu ( artık o para kullanılmamakta )
- Nobel ödülünün haberini getiren kuryeye iki not kağıdı bahşiş olarak verdiğini
- Bahşiş yerine verdiği, mutluluğu tarif eden notların , Kudüs’te yapılan açık artırmada 1,56 milyon dolara (yaklaşık 5,82 milyon lira) satıldığını
- FBI ın kendisini 24 saat takip ettiğini, telefonlarının dinlendiğini , mektuplarının okunduğunu?
-
Einstein-neden-dilini-çıkarmış Son olarak; dil çıkaran fotoğrafı dünyanın en bilinen fotoğraf karesidir. Bir diğer fotoğraf ise Che Guavera’ nın portresidir.
Yukarıda bahsi geçen bahşiş olayı ise şöyle gelişmiş;
Otel odasına bir mesaj getiren kuryeye bahşiş verecek para bulamadığı için bu iki kağıdı veren Einstein, kuryeden bu notları saklamasını, gelecekteki değerlerinin standart bir bahşişten çok daha fazla olacağını söylemiş.
İlk notta; “Sakin ve mütevazı bir yaşam, başarı peşinde koşmanın neden olduğu daimi huzursuzluktan çok daha fazla mutluluk getirir.” yazılıdır.
İkinci notta ise; ” İrade varsa bir yol da vardır” yazılıdır.
Bern Einsteinhaus müzesine buradan ulaşabilirsiniz .
Sevgi ile kalınız…
Beni instagramdan takip etmeniz için şu linki tıklamanız yeterlidir.
http://www.instagram.com/pustoodunya
Faydalandığım kaynaklar :
Einstein /Düşünmenn Keyfi /Françose Baliba
Hıstory Channel belgeseli
Dahi belgeseli
Einstein Büyük beyin
teşekkürler çok güzel bir yazı
beğenmenize sevindim , okuduğunuz için ben teşekkür ederim .
Çok ilgi çekici bir yazı olmuş, hem bilgilendim gem eğlendim 🙂 Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın yatar demişler 🙂
Günün birinde İsviçre’ye sıra gelir de gidersem Einstein’ın evine mutlaka uğrayacağım.
teşekkür ederim , beğenmene sevindim .
Çok güzel bir anlatım ile bir solukta okudum, Einstein in hayat hikayesini anlatan bir film seyretmiştim, fizikçi eşinin başarısı azımsanamaz, izlerken de çok kızmıştım kadının davranışına :))
Elinize sağlık, severek okudum 👍 vay Einstein vay dedim kendi kendime 😊.
Dünyada söz sahibi olmuş büyük bilim insanlarının sosyal, aile hayatlarında çok da başarılı ve istikrarlı olamadıklarını görüyorum. Bu olgu ile ilgili bir araştırma yapılmış mıdır ki? 🤔
Kimbilir belki uzmanlar araştırmışlardır , incelemek lazım
Okuması çok keyifli ve bilgilendirici bir yazı olmuş. İsviçre’de görülecekler listemize aldık, teşekkürler…
Keyifle okudum ben de. Çok akıllı ama bir aile hayatını idare edememiş
Cok guzel bir yazi, cok sey ogrendim. Yorumlara uzuluyorum sadece. Einstein olalim da aile hayatimiz eksik kalsin. Bildigimiz model hep ayni. O kaliba mi girmeli dehalar da? 55 sene evli kalip biri mutfakta digeri kahvede omrunu tuketen iki kisi iyi anne-baba olur ama Einstein, Ataturk deyince akla gelmemeli bile bunlar. Ben de bu yorumlara sasiriyorum.
selamlar , ne kadar doğru tarif etmişsiniz. dünyayı değiştiren i hayatımızı kolaylaştıran kişiler onlar . Eleştirilecek kısımları elbet oalcak ama normal insanların hayatlarında olmuyor mu ??? onlar da insan netice de …