Rusya’nın Başkenti Moskova’da görülecek yerler liste başında Bolşoy Tiyatrosu gelir. Sevgili okur; bu satırların karşısındaysan sende gezmeyi ve sanatı seven meraklı birisisin. Günün birinde Moskova’ ya gitme hayali kurduğunda aklına illa ki Bolşoy balesi gelecek.
Bu tiyatroya nasıl girilir daha doğrusu girilebilir mi anlatacağım. Aman ne var canım altı üstü bir tiyatro mu dediniz, ah işte bu öyle kolay olmuyor bilesiniz! Ha param var, aylar öncesinden biletimi alır paşa paşa giderim derseniz o ayrı tabii ki.
Ben ve üç arkadaşım bereber sırtımıza çantaları atıp soğuk bir Aralık günü Moskova’ya gitmeye karar verdik. Moskova’da görülecek listesi başında Bolşot tiyatosu vardı. Orada bir oyun izlemeyi çok istedik. Ama olamadı, çok çabaladık emin olun. Hadi madem Bolşoy tiyatrosu olmayacaksa başka bir tiyatroya gidelim, dedik. Sonuç yine hüsran oldu. Hatta çoğu yerde terslendik. Neden mi? Neden olacak siz gidip; – bu akşam ki oyuna yeriniz var mı? derseniz, terslenmeniz çok doğal. Meğer haftalar öncesinden biletler tükeniyormuş. Rusların sanata olan ilgisi gerçekten takdir edilesi.
Madem canlı izleyemiyoruz kadere razı olup akşamları hosteldeki salonumuzda internetten bir gece Fındıkkıran diğer gece Kuğu Gölü balelerini izledik. Hem de Rudolf Nurayev başroldeydi. Kendimizi avuttuk işte. Rudolf Nurayev kimdir derseniz Bolşoy balesinin en ünlü baletiydi kendisi. Muhteşem bir hayat hikayesi var ama başka yazı konusu olsun.
Bolşoy tiyatrosu’nda bale seyredemesekte, girip binayı gezebilecek olmamız ise tek tesellimizdi.
Adamlar Bolşoy Tiyatrosuna o kadar önem veriyorlar ki binayı müze gezer gibi gezebiliyorusunuz. Hem de rehberli gezi.
Bu kez kararlıyız şehirde son günümüz ama girmek artık farz oldu. Tiyatro binası sadece çarşamba açık ve 12.00 de sadece 15 kişi alıyorlar. Bir hafta önce Salı günü gidip sadece Çarşamba açık dendiği için ertesi sabah yine gitmiş ve sırada 15 den fazla kişi olunca içeri alınmamıştık. Bu Bolşoy tiyartosu kapısına üçüncü gidişimiz. Geçen haftaki gibi olmasın diye erkenden kalkıp yanımıza sadece pasaport ve cüzdan alıp çıktık.
Fakat o da ne? Gün ağarır ağarmaz gitmemize rağmen bir grup Rus oradaydı. Bize şöyle bir baktılar belli ki kişileri sayıyorlar. Bizde saydık veee nihayet 9-10-11-12 nci kişiler bizleriz. Yuppi deyip birbirimize sarıldık. Cidden sarıldık, şaka filan değil. Sonra 3 kişi daha geldi ve 15 kişi tamamlandı. Nasıl mutluyuz anlatamam, tam o sırada gerçek kürkü ile bir teyze yanımıza geldi.
Şurada yazılanı okumadınız mı,dedi. Tiyatro binası gezisi sadece Rusça anlatılıyor, yazan yazıyı göstermeye çalışıyor. Okuduk der gibikafa salladık, umursamadık. Israrla bir şey anlatıyorlar. Teyzelerle bildiğiniz gerilim yaşıyoruz, haydi hayırlısı …
Zaman çok yavaş ilerliyor ama soğuk bir o kadar hızla bizi donduruyor, ayaklarda hafiften his kaybı var. Saat 11.50 de bizimkiler ip gibi dizildiler. Baştan saydılar, kişileri teyit ettiler. Aaa o da ne bir numaradaki teyzenin yanına 2 kişi kaynak yapmaz mı? Hoopp dedik ne oluyor orda? İster misin bunlar bir de vatandaş dayanışması yapıp bizi dışarıda bıraksınlar? Aynen de öyle yaptılar.
Halen sadece Rusca anlatılıyor anlamazsınız siz, sıradan çıkın benim oğlum ve kız arkadaşı geldi diyor kadın. ( tabii Rusça anlatıyor işaret dilinden anlıyoruz )
Tövbe tövbe! Yettiniz ama dedik duruma sessiz kalmadık. Atladık hemen yarı Türkçe yarı İngilizce bağırmaya başladık. Kadınlar korktu biraz ama onlar Russa bizde Türküz. Kendi aramızda da ” Zaten son günümüz bir vukuat çıksa ne olur, en fazla tiyatroya almazlar. Aman çok da önemli sanki, girmeyiz bizde, yedik sanki Bolşoy Tiyarosunu, diyoruz. Sonunda ne olsa beğenirsiniz kadın omuz darbesiyle gençleri içeri sokmaya çalışırken, şu an utanıyorum ama mecbur yazacağım. Kızın kapşonundan tuttuğum gibi geri çektim. Ayıp dedim ayıp, biz burda tam 2 saattir -20 derecede bekliyoruz. Üçüncü gelişimiz,sıramızı kaptırmayız. Tabii ben bunları Türkçe söylediğimden olsa gerek kapıdaki görevli bizi içeri aldı kadına biraz çıkıştı.
Nihayet sıcacık binaya girdik. Girer girmez grup nereye biz oraya yöneldik. Çünkü tek kelime Rusça anlamıyoruz. Bir de anlıyormuş gibi dikkatle rehberi dinleyerek ilerliyoruz ki halimizi görmelisiniz. Rehber WC ye giden gitsin sonradan mızırdanmasın, demiş olsa gerek herkes o tarafa yöneldi.
Vestiyere eşyalar bırakılırken herkes makyajını tazeledi. Bu detayı şunun için veriyorum; insanlar tiyatroyu bile gezerken olabildiklerince şık olmaya özen gösterdiler.
İlerleyince muhtemelen “hazır mısınız, derin bir nefes alın, şu kapının arkasında sizi muhteşem Oditoryum bekliyor” dedi rehberimiz. Demediyse de bence öyle deyip insanları uyarmalılar. Çünkü uyarılmayınca ziyaretçiler bizim gibi küçük dillerini yutma tehlikesi geçirebilirler. Abartmıyorum a dostlar!
Biz sürekli ; yok daha neler, bu da ne böyle, ne kadar büyük gözlerime inanamıyorum gibi şeyler söyleyince – şişşştt sessizlik, diye uyarı aldık. Nasıl büyük anlatması zor. Bu arada Bolşoy büyük demek. Ama buranın adının büyük olması binanın büyüklüğünden değil. Eski zamanda opera ve bale, tiyatroya göre daha saygın, daha üst sınıf sanat kabul edilirmiş. Onlar Büyük Tiyatro’da oynanırmış.
Dramalar ise, “Küçük Tiyatro’da Mali olanda, mali Rusçada Küçük demek.. ( Bu yazıyı yazdıktan yıllar sonra Rusça kursunda yazılışını gördüğümde gülümsemem sebep olan kelimedir. Şöyle yazılır; большой ! )
6 kademeli 2500 seyirci kapasiteli harika ahşap kadife kaplı kırmızı koltuklar dizilmiş. Aralarında rahatça yerinizi alabiliyor, sahneyi her noktadan çok güzel görebiliyorsunuz. Biz bunları kitabımızdan okur ve şaşkın şaşkın bakarken TAK diye ışıkları yaktılar.
Ama bir insan evladının üstüne bu kadar da gidilmez ki yahu! Biz ikinci şokumuzu yaşıyoruz, Rus ekip ise pür dikkat rehberi dinliyor.
Tam o anda rehber sahnenin solundaki locayı gösterip – Stalin, dedi. Ha demek ki o geldiğinde orda oturuyor, bunu anladık.
Stalin’in dönemindeki oyunlar ona göre seçilirmiş . Hatta büyük dansçılar birkaç parça tereyağı, kışlık odun ya da bir balta karşılığı dans ederken, bale propaganda aracı haline getirilmiş. Klasikler bile sınıf mücadelesini yansıtmak üzere elden geçirilmiş. Müzikler daha çok basit ya da halk ezgilerinden oluşurmuş. Dansın yeni işlevi devlete hizmet olmuş kısaca…
.
Sahneye hakim galerinin tam ortasındaki kırmızı kadife perdeli süslü locada çar ve yakın çevresi otururmuş. Bunu da çarlık tacını görünce anladık. Bu loca kominizm döneminde kapatılmış. Yeni restorasyonda taç yine yerini almış. Her köşesi ışıl ışıl olan salonda şaşkın şaşkın bakınıyoruz.
Tavanda dev bir kristal avize var. Etrafındaki panolarda ise Yunan mitolojisinin farklı sanat ve bilim dallarıyla ilgili 9 perisiyle dans eden Apollon resmedilmiş. Hepsi birbirinden harika resimler.
Apollon binanın dış cephesinin üst kısmında yanyana dört atı birden süren şahsiyet. Bu heykel ” Quadriga ” diye adlandırılır. Meraklısı araştırıversin. Ben araştırdım ama çok uzun mevzu… Hele Dan Brown’ un Cehennem kitabını okuyanlar kesin gözatsın derim. Venedik, heykeller off offf mevzu gerçekten derin ve uzun :)
Binanın dışındaki bu atları çeken Apollon heykelinin tam karşısındaki parkta Karl Marx’ ın heykelinin olması da ayrıca manidar. Hatta altında o meşhur sloganının yazması komik bile “dünyanın bütün işçileri, birleşin! “ Başka yer yokmuş gibi oraya yerleştirip tiyatro, bale, opera bırakın bu işleri çalışın mı demek istediler nedir, bilemedim. Hey gidi koca Marx , sana da selam olsun.
Neyse efenimmm; 29 Mart 1776 kuruşa. yıllık tiyatronun 2005-2011 tarihleri arasındaki tadilatında 700 milyon dolar harcanmış. Tiyatroyu eski görkemine kavuşturmak adına ise eski bir Rus reçetesi kullanılmış. Votka, altıntozu, yumurta harçla karıştırılmadan 40 gün önce duvarlardaki beyazlığı korumak için uygulanmış. Altın varaklar ise votkanın son dokunuşuyla süslenirmiş.
Perdeler; ilk ve asıl özellikleri dikkate alınarak yenilenmiş. Kumaş doğal ve modern malzemeden yangına dayanacak şekilde yapılmış. Her iplik altın kaplamalı bir metal folyoya bağlanıyormuş.
Açılış gecesinde siyasetin önde gelenleri, kraliyet aileleri, ünlüler, dünya jet sosyetesinin davet edilmiş. Biletli gireceklerin ise 100 bin doları denkleştirmesi gerekmiş. Bu önemli miktarı not alın.
Sahne arkasında bale ayakkabıları, kostüm ve sahne dekorlarının yapımında görevli 700 kişi olduğunu söylersem? Tipik Rus disiplini işte diyebilirsiniz de ama az buz değil 4,5 saat süren opera için 1 yıl prova yapmak gerekiyormuş.
.
Bu ünlü Bolşoy tiyatrosunun çalkantıları da büyük oluyormuş. Mesela daha geçen yıllarda sanat yönetmenine kezzap atılması tiyatronun kirli sırlarını gündeme getirmiş. Kıskançlık mı mayfa mı derken olan adama olmuş .
Balerinler ise yönetimi cinsel taciz ve psikolojik baskıyla suçluyorlarmış . Ölüm tehditleri alanlar varmış. Şişman olduğu için kovulan baş dansçı “kovulunca dava açtım ancak şantaja uğradım , bıçaklı adamlar partnerimi öldürmekle tehdit etti” demiş.
Ne oluyor burda yahu insan gibi sanatınızı yapın değil mi? Ama yoook illa Rus mafyası işe karışacak. Zaten tadilatta büyük yolsuzluk olmuş. Başta hesaplananın 16 katı harcama yapılmış. Kezzabı yüzüne yiyen yönetmen “Bolşoy tiyatrosu ülkenin minyatürü gibi “ demiş. Adam hem kezzabı yüzüne yemiş hem de yürek yemiş mübarek…
Söylentiler, ışıltı, büyüklük derken farkettik ki 1 buçuk saattir geziyoruz. Acilen çıkmalıyız çünkü daha hostele gidip sırtçantalarımızı alacağız Müsade isteyip çıkmak istedik bu kez bekleyin, hemen çıkamazsınız dediler. İçeri girmek dert çıkmak dert oldu şu Bolşoy’dan.
Ama ne yapalım çok acelemiz var. Teatralnaya’ dan metroya binip Arbatskaya’ da ineceğiz. Koşa koşa gidip, oyalanmadan çantalarımızı yüklenirsek, hiç durmadan koşup tekrar metroyla Kievskaya’ ya gidersek ve bütün bunları 30 dk da yaparsak uçağa ancak yetişiriz.
Ahh Bolşoy senin uğruna kaçıracağız uçağı diye diye buz kaplı yolda koşmaya başladık. Buzlu kaldırımda koşmaya bile alıştık artık, kim tutar bizi.
Günün özeti : Bir kavga etmemiştik onu da ettik, çok koştuk çok yorulduk!
Günün sözü : Moskova nın yıldızı kesinlikle Bolsohoi Teatre!
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.
3 Comments
Bir akşam saati Bolşoy’un kapısına gidip bu akşam için bilet var mı diye sorup, “evet demin 1 kişi opera biletini iade etti” cevabını alabilmiş şanslı insanlardan biriyim ?
Harika olmuş, gerçekten büyük şans
Elinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş. Bolşoy içi de dışı da mükemmel bir görüntüye sahip olan bir tiyatro. Bir de tarihi sahnede ‘Kuğugölü Balesi’ seyretmek mükemmel bir şey oluyor :)